Cünüpken diş dolgusu olan kişi boy abdesti aldığında geçerli midir?
Şâfiî mezhebinde gusülde ağız ve burun içini yıkamak farz olmadığını biliyoruz. Hanefî mezhebinde ise farz olduğu malûmdur. Buna göre, ağızda dolgulu diş bulunan bir Hanefî kimse, gusülde bu dolgulu dişi sökmesi ve altına suyu geçirmesi mi gerekecek, yoksa dolgulu yerin üzerinden geçen su ile gusül yapılmış mı sayılacak?
Öncelikle Dişe dolgu yaptırılması caizdir, bunun için bir mezhepten diğerine intikal de gerekmez. Diş onarımı ile ilgili üç şeklin hangisi olursa olsun, altına suyun geçemeyeceği açıktır. bu nedenle akıllarda şu soru gelmektedir. Diş dolgusu güsle engel midir?
– Bu mevzuda vaktiyle verilen bir fetvada şöyle denmektedir
“Üzerine gusül farz olan Zeyd’in içi boş olan dişleri altın ve gümüş ile doldurulmuş olup dişlerin içine yapılmakla altın ve gümüşün çıkarılmasında zorluk ve meşakkat olduğu muhakkak olmakla, gusül ederken o dişlerin içine su ulaşmayıp bu şekilde zaruret olsa, suyu o dişlerin içine yetiştirmek vâcib olmayıp dışım yıkamak kifayet etmekle temizlik olur mu?
Elcevap: Olur. (Mülteka Tercümesi, sayfa: 31)
Bazı âlimler de bu mevzuda daha sağlam bir yol bulmuş olmak için şöyle demekteler:
Gusül ederken Şâfıî mezhebine niyet eden bir Hanefî, ağzmda kuru yer kalması halinde mes’uliyetten kurtulabilir. Bunun için dişlerini yaptırmış olan Hanefîler gusülde Şâfiî mezhebine niyet etsinler, mes’ele kalmaz. İhtilâftan kurtulur.
Aslmda, gusülde ağız içindeki yapılı dişlerin altına suyun geçmesi imkânsız olunca yıkaması da mecburî olmaz. Çünkü bunlar ziynet ve süs için yapılmış olmayıp ihtiyaç için başvurulan tedavilerdir. Tıpkı yaraların üzerindeki sargı altına su geçmesi mecburî olmadığı gibi.
Diş sağlığı Müslümanlarca önemli bir mes’eledir. Gusle mâni telâkki edildiği takdirde İslâm âleminde sıhhî zafiyet ve rahatsızlıklar alıp yürür. Müslümanların sağlığı tehlikeye düşer. Bu bir zaruret olduğu için mahzurları mübah kılan konuya da girmiş olur, yani tedavi amaçlı kaplanmış dişler gusle mâni olmaz.
Bununla beraber vesveseye kapılanlar gusül ânında
Şâfıî’ye niyet ederlerse mes’ele kalmaz. Zira İmam-ı Şafiî gu-sülde ağzın yıkanmasını sünnet kabul ettiğinden ıslanmayan dolgulu yer gusle mâni olmaz. Sadece sünnet terkedilmiş olunur.
Alâkalı bir mesele:
Kendîsine gusül farz olan kimse, ânında yıkanmayıp şu üç şe-kilden biriyle idrar yollarını temizledikten sonra gusletmelidir: Birkaç adım yürümekle, yahut küçük su dökmekle, ya da birazcık uyumakla.
Bunlardan birini yaparak idrar yolunu temizleyen kimsede sonradan gelen akıntılar meni’nin devamı olmayacağı için yaptığı guslünü bozmaz. Ama bunlardan hiçbiri yapmadan derhal yıkanan kimseden gelen akıntı, kendisine guslü farz kılan evvelki meninin artıkları olabilir. Bu takdirde guslü yenilemek gerekir.
Bunun için bilhassa gusülden önce idrar yollarındaki kalıntıyı dışarıya atan küçük su dökmeyi tercih etmelidir ki guslü yenilemek ihtimali doğmasın.
Dişlere dolgu kaplama veya köprü yapıldığı taktirde Hanefi Mezhebine göre bunun gusle mâni bir tarafı yoktur. Artık bu yeni dişler ana diş yerine geçerek bunların yıkanması ana dişlerin yıkanması gibi olur. Çünkü bunların ağızda bulunmasına sağlık açısından ihtiyaç vardır ve gusül için bunları sökmeye kalkışmak güçlük doğurur.
Gusül abdesti alırken yıkanmasında güçlük olmayan yerlerin yıkanması farzdır. Abdest ve gusülle ilgili ayet-i kerime şöyle bitmektedir:
“…. Allah size bir güçlük yüklemek istemez, fakat sizi arıtıp (temizlenmenizi sağlayıp) üzerinize olan nimetini tamamlamak ister. Belki şükredersiniz.” (Mâide, 5/6)