“Kuveyt’te” yayınlanan “al-Müslim al-Mu’âsır” isminde bir derginin 78. sayısının 49. sayfasında “erkek karısını boşayabildiği gibi kadın da kocasını boşayabilir” denmektedir. Bu hususta görüşünüz nedir?
Bir imanın gereği olarak her şeyden önce Kur’an ve sünnete bağlıyız. Kur’an ve sünnet ne buyururlarsa onu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Sadece mide ve şehvetini düşünenlerin hatırı için dinden fedakârlık etmek şahsiyetsizlik ve sapıklıktır. İslâm’a inanmayan kimseleri memnun etmek için hiç bir surette ihtimali olmayan âyet ve hadîsleri zorlayıp te’vil etmek için uğraşmak gazab-ı İlâhinin inmesine vesile olduğu gibi, tamamıyla İslâm’dan vazgeçip ayrılmadıkça onları -inanmayanları- memnun etmek de mümkün değildir. Kadın câhiliyet devrinde zulme uğramış, hakkı ketm edilmişti. Hatta onu insan saymak istemeyen de olmuştu. İlâhî rahmet olarak gelen İslam dini o mazlumun elinden tutup kaldırdı. Beşeriyetin yarısı olduğunu beyân etti. Cenâb-ı Hakk buyuruyor: “Ben erkek olsun, kadın olsun sizden hiç bir amel sahibinin amelini zayi etmem” (49).
Şimdiki zamanda kadın hakkından söz edip onu savunur gibi görünen kötü ruhlu insan başka bir yönden kadına zulm ediyor. Onu şehvet meta’ı haline getirip şerefiyle oynuyor. Üstelik de kadın her hususta erkek gibi olmalıdır deyip onu aldatmağa çalışıyor. Kadın nasıl her hususta erkek gibi olsun? Her hususta kadın erkek gibi olmalıdır, diyen kimse sâmimi ise kadını erkek gibi güçlü kılsın gebelik ve onu takip eden hallerden kurtarsın. Erkeğin sahip olduğu cesâreti kendisine verip onu erkeğin himâyesine sığınmaya muhtaç kılmasın. Ama bunu yapması mümkün değildir. Zira kadının fıtratı ayrı, erkeğin fıtratı ayrıdır. Kadın bazı hususlarda erkeğe eşittir. Erkek gibi mal sahibi olur, alış – veriş yapar, görüşünü söyler. Bazı hususlarda da eşit değildir. Cuma namazı, cihâd gibi şeyler erkeğe farz, kadına farz değildir. Zaruret olduğu zaman erkek ikinci bir kadınla evlenebilir. Ama kadın evlenemez. Erkek uzak mesâfelere gidebilir, kadın ise gidemez.
Şimdi esâs meselemize gelelim. İslâm dini hiç sevmediği fakat zarurete binaen kapısını açık bıraktığı boşama görevini kesin olarak sadece erkeğe vermiştir. Bu husus Kur’ân-ı Kerîm, sünnet-i se-niye ve icmâ-ı ümmetle sâbit olmuştur. Mânâsı açık olan âyet ve hadisleri ihtimali olmayan manalar ile te’vil etmek tahriftir. Kur’ân-ı Kerim Peygamber (sav)’e hitâben şöyle buyuruyor: “Ey Nebi, kadınları boşadığınız zaman…” (50). Başka bir âyette de zevcesini üç talâk ile boşayan kimsenin hakkında şöyle buyuruyor: “Üç talak ile onu boşamışsa artık kendisi için helâl olmaz” (51).
Kütüb-i sitte-i sahihânın talâk bölümünde zikredilen hadisler açık veya kapalı olarak boşamanın erkeğin hakkı olduğunu ifâde ediyor. Erkeğe talâk görevinin devredilmesinin iki önemli sebebi vardır.
1— Kadın, hissi ve heyecanlıdır. Boşama görevi kendisine verilseydi ufak bir mesele için hemen boşanmaya başvurabilirdi.
2— Evlilik yuvasını korumak için çalışıp büyük masraflara katlanan erkektir. Bunun için kadından sıkıntısı da olsa kolay kolay boşamayı düşünmez. Güçlüklerle kurduğu yuvayı dağıtmak istemez.
DİPNOT
(49) Al-i İmran, 195
(50) et-Talak âyet: 1
(51) Bakara: 230
Günümüz meselerine fetvalar – Halil Güneç