Türkiye’de bir çok çiftler çoçukları olmadığı için veya bazı nedenlerden dolayı yeni doğmuş bebek evlat edinme veya evlat edinme şartlarını araştırarak çoçuk sahibi olmak istiyorlar. Peki evlat edinmede uyulması gereken kurallar nelerdir?
Evlat edinme, bir başkasının çocuğunu kendi ailesi içine katma âdeti, tarihin her devrinde tatbik edilen bir husustur. Bilhassa İslâm’dan önceki cehalet döneminde çeşitli toplumlarda evlat edinme olayı yaygındı. Evlat edinme kurumu, çocuğu bulunmayan ya da çocuk sahibi olamayan kişilere çocuk sevgisini ve mutluluğunu yaşatması açısından çok önemli bir kurumdur.
Anasız babasız çocukların korunması ve ana baba sevgisi sağlanması, çocuksuz kişilerin çocuk sahibi olmalarını ve isimlerinin devam ettirmeyi sağlama, çocuğun esenliğinin sağlanması evlat edinmenin 3 ana prensibidir. Evlat edinmenin yararları olduğu kadar zararları da bulunmaktadır. Fakat evlat edinmenin yararları daha ağır bastığı için ülkemiz kanunları bazı şartlar dahilinde evlat edinmeye izin vermektedir.
Şimdi şurda bir açıklamak yapmak zorundayız.
“Evlat edindim” demekle hiçbir çocuk evlât hükmünü alamaz, dindeki mahremiyet ortadan kalkmaz. Evlatlığa ancak hayatta iken bağış yapılabilir. Vasiyette bulunulabilir. Doğal yoldan mirasçı olamaz.
Kimsesiz çocuklara sahip çıkıp kucaklamak, onları aile sıcaklığı içinde büyütüp muhafaza etmek elbette takdir edilecek bir teşebbüstür. Kimse bu çocuklara sahip çıkmayın, bunlan anasızlık babasızlık duygusundan kurtarmayın, diyemez; bunun kötü bir şey olduğunu söyleyemez.
Ancak bu fevkalade ve tebrike şayan teşebbüsün içinde bilinmesi lazım gelen hususlar da vardır. Onları bilmek, bu bilgi ışığında kimsesiz çocuğa sahip çıkıp muhafaza etmek de şarttır.
Yoksa bilgisizce benimsemeler, hukuktaki yerini öğrenmeden tatbikat içinde olmalar, sonunda mahzur da getirebilir, topluma kötü örnekler de sunabilir. Medyaya akseden istisnalar gibi…
Nedir bilinmesi lazım gelen hususlar?
İki mühim maddede özetlenebilir.
1- Çok güzel niyet ve azimlerle alıp evlat edindiğiniz bu sevimli yavru sizin yanınızda bir emanettir! Sizin soyunuzdan gelen gerçek çocuğunuz değildir. Hiçbir zaman da olamaz. Onun anası, babası başkadır. Siz hiçbir zaman onun gerçek anası, gerçek babası olamazsınız. Neslin asimi kay-bettiremez, karıştıranı azsınız. Bu ne mi demektir? Şu demektir:
Bu çocuklar ergen oluncaya kadar sizin öz evladmız gibi hiçbir mahzuru olmadan yanınızdadır. Ancak baliğ olduktan sonra kız çocuğu ise evin erkeğine, erkek çocuk ise evin hanımına yabancıdır, namahremlik söz konusudur. Komşunun kızı, oğlu ne ise size aynen öyledirler. “Evlat edindim.” demekle öz evlat olmaz, dindeki mahremiyeti ortadan kaldıramaz.
İşte siz bu bilginin ışığında diyebilirsiniz ki:
– Zaten baliğ olduktan sonra kızsa evlendireceğiz gidecek, aileden ayrılacak. Bu sebeple evlenip de gideceği güne kadar da evin erkeğiyle münasebetlerde dikkatli oluruz, mahremiyetin varlığını unutmadan muhatap oluruz mesele biter. Oğlan çocuğunu da evlendirip araya belli bir mesafe koyarak kendi evinde, dairesinde muhatap olacağız. Mahremiyetin icapları yerine getirilecektir.
Bunlar ne ölçüde yerine getirilecektir, ne ölçüde getirilmeyecektir, bunu sizin şartlarınız ve dikkatiniz gösterecektir. Bizim burada bilmeden peşinen bir hüküm vermemizde isabet olmayabilir.
2-Miras olayı. Falan ve filanın kızını yahut da oğlunu evlat edindim, demekle evlat olmayacağından, otomatikman mirasınıza da hak kazanmış olamaz. Mirasmıza hak kazanmış olması için kendi çocuğunuz, kendi nesliniz olması lazım gelir. Başkalarının çocuklarını mirasınıza ortak etme halinde gerçek mirasçılar buna ne ölçüde nza gösterirler?
Ancak, bunun da çaresini bulur, ben hayaümda malıma sahibim, dilediğim çocuğa istediğim kadarını bağışlayabilirim, vasiyette bulunabilirim, derseniz bu da sizin malınızda tasarruf hakkınızdır. Mirasçı buna mani olamaz, gayri meşru bir bağış, vasiyet olduğunu söyleyemez. Hayatta iken de hibe ve bağışta bulunabilirsiniz.
İşte bu iki maddeye dikkat edilerek kimsesiz çocuklara sahip çıkılabilir. Korumaya alınabilir. Belirli ölçüler içerisinde muhatap olarak yetiştirilip topluma kazandırılabilir.
Bu konuda bilgi sahibi olmak isteyenler “Ahzab” Sure-si’nin ilk ayetlerinin tefsirine bakabilirler.