İslâm hukukunda mîras taksimi için kullanılan ilmî terim. Ferâiz farz kökünden türemiş farîza kelimesinin çoğuludur. İslâm hukuk lisanında mîras, ölenin geride bıraktığı mal ve haklardır. Feriza da; ölünün vârislerinden mîrâsı hak edenler için şer’an takdir edilmiş pay’dır. Mîrâs, ölünün techîz masrafları, borçlan ve vasiyeti çıkarıldıktan sonra hak sâhiblerine dağıtılır.
Kur’ân-ı Kerîm’de, ölenin terikesinde mirasçılara ait payların oldukça ayrıntılı bir şekilde belirtilmiş olması (k. en-Nisâ 4/11-12, 176), Hz. Peygamber’in de konuyla ilgili gerek ilâve açıklamaları ve uygulama örnekleri, gerekse mirasın paylaştırılmasında bu ölçülerin iyi bilinip öğretilmesini ve korunmasını teşvik eden sözleri, ferâiz ilminin Resûl-i Ekrem döneminden itibaren doğup gelişmesinin temel sebebini oluşturmuştur.
1. Bir kimse vefât edince, bıraktığı malın kimlere verileceğini ve nasıl dağıtılacağını öğreten ilim, mîrâs hukûku.
Ferâiz ilmini öğrenmeye çalışınız. Bu ilmi gençlere öğretiniz. Ferâiz ilmi din bilgisinin yarısı demektir. Ümmetimin en önce unutacağı, bırakacağı şey, bu ilim olacaktır. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce, Dâre Kutnî)
Ferâiz ilmi, İslâm hukûkunun bir bölümüdür. Şeref ve üstünlüğü sebebiyle başlı başına bir ilim dalı sayıldı. (Kemâleddîn Muhammed)
2. Farzlar. Farîzanın çokluk şekli. (Bkz. Farz)
İbâdetler, ferâiz ve fedâil (nâfile ibâdetler) olmak üzere iki kısımdır. (Kudûrî)