Birkaç kişi ticarî bir şirket kurduk. Şirketimiz herkese açıktır, herkes girebilir. Bu şirketin, üç aylık, altı aylık, bir yıllık ve hudutsuz olmak üzere dört çeşit fonu vardır. Şirketin elde ettiği kazancı da zaman ve sermaye nisbetine göre dağıtıyoruz. Mesela; üç ve altı aylık fonda toplanan para ile birşeyler satın alınır. Sonra da satın alman şeylerin bir kısmı peşin, bir kısmı da diyelim ki, üç veya altı aylık gibi muhtelif zamanlarda ölçülen vade ile satılır. Üç ay dolunca üç aylık fona parasım yatırmış olan kimsenin ana parasıyla, zaman nisbetine göre ayarlanan kazancı kendisine verilir. Yani, altı aylık kazancı, üç aylık ile altı aylık para yatırılmış olan sermayelere zaman nisbetine göre dağıtıyoruz. Acaba bu muamele İslâm Hukuku’na göre caiz midir?
Şirket için satın alınan ve satılan şeyin bedeli şirketin malıdır. Parasını üç aylık fona yatırmış olan kimse üç ay geçtikten sonra İslâm Hukuku’na göre ortaklıktan çıkmış sayılır. Çünkü, o parasıyla ticaret yapmak için şirkete üç aya kadar izin vermiştir. Diğer bir ifade ile üç aya kadar şirketi vekil olarak tayin etmiştir. Üç ay geçince vekâlet sona ermiş bulunuyor (1). Bunun için üç ay sonra, peşin olarak satılmış olan malların kazancı hesaplanıp hak sahiplerine verilecektir.
Altı aylık vade ile satılmış olan şeylerin kazancı da vade ve zamandan dolayı nisbeti yükseldiğinden, zaman nisbetine göre dağıtılabilecektir.
Haskefi ile İbn Abidin, Ebu’s-Su’ud’un vermiş olduğu fetvanın ışığında böyle bir açıklamada bulunuyor: Bir kimse peşin olarak bir şey satın alır, sonra 10 ay vade ile yirmiye satarsa, müşteri de beş ay sonra borcunu Ödediği taktirde sadece onbeşc müstahak olur (2). Görülüyor ki bu işte /aman ve vadenin rolü vardır. Bunun için bir miktar para sözkonusu şirkete üç aylığına, diğer bir miktar da altı aylığına bırakılır ve her ikisiyle bir şey satın alınırsa ve bir kısmı veya hepsi altı ay vade İle satılırsa elde edilen kazancın zaman nisbetine göre dağıtılmasında dini bir sakınca olmayacağı ka naa tindeyiz.
Taksitle yapılan satış da böyledir. Mesela bir kimse yüz bin lira değerindeki bir şeyi, taksit ile yüzelli bin liraya beş aya kadar vade ile satın alırsa yani her ay için on bin vade farkı eklenirse ve bir ay geçtikten sonra imkan bulup hepsini ödemek isterse sadece yüzon bin lira vermekle mükelleftir.
Şâflı mezhebinde böyle bir şey yoktur. Bedel tahakkuk ettikten sonra zamanından evvel verilse de ondan bir indirimin yapılması söz konusu olamaz.
Dipnot
(1) el-Cevhere c. 1, s. 378