Gelin Kaynana Arasını Düzeltme İçin Büyü Var mıdır? Veya Kaynananın gelini sevmesi için yapılan bazı büyüler var mıdır? Ne kadar gelin ve kayınvalide arasını çok iyi olanlar olsada iyi olmayanlar’da vardır. Bu yüzden Gelin kaynana geçimsizliği için büyü veya muska gibi şeyler ile meşkul olunmaktadır. Hayli ile aklımıza ister istermez Gelin kaynana barıştırması için büyü var mıdır veya Kayınvalidemin beni sevmesi için büyük var mıdır gibi sorular gelmektedir.
Bir insanı istenilen şeyi yapmağa sevk eden gizli kuvvet, tabiata aykırı haller vücuda getiren etkiler. Bunları yapanlara “büyücü” denilir. Büyüyü şöyle tarif etmek mümkündür. Herhangi bir çıkar uğruna başkasına zarar vermeye yönelik meşru olmayan yollarla bir takım gizli kuvvetleri yönlendirerek yapılan ve gerçeğe uymayan gözbağcılık, düzenbazlık, oyunculuk şeklindeki işler.
Sihir yapmanın, bununla meşgul olmanın hükmü hususunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Nevevî der ki:
“Sihir yapmak haramdır, büyük günahlardan olduğunda alimler arasında ittifak vardır. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sihir yapmayı yedi büyük günahtan biri saymıştır.” Büyü ve büyücülük İslâm’da yasaklanmıştır. Kur’an-ı Kerîm’de büyücülerin iflah olmayacağı (Tâhâ, 20/69) belirtilmiştir.
Kayınvalide-gelin ilişkisi sadece iki kişiyle ilgili görünüyor olsa bile, aslında gerek erkeği ve gerekse çocukları ilgilendirmesi açısından da ele alınmalıdır.
Hürmet eden hürmet görür, saygı gösteren saygı görür. Bu hem gelin hem de kayın valide için böyledir. Taraflar sevgi ve saygılarını basit söylentilerle yitirmemeli-ler ki, bir pire için bir yorgan yakmasın. bir yuva yıkmasınlar!
Gelin olacağı günlerde babasıyla annesinden hep aynı ikazı dinlemişti:
– Bak kızım, artık senin annen de baban da varacağın evdeler. Beyinin babası baban, annesi de annendir. Bize olan itaat ve hürmetin artık onlara yönelecek, böylece vardığın evde mutluluk duyacak, itibar göreceksin! Sakın kayın babanla kayın validene hürmette kusur etme!..
Bundan dolayı baştan kayın babasma hep babası gibi hürmet duyuyor, kaynanasına da annesi gibi hizmet edip saygi gösteriyordu.
Onlar da bu hürmet ve hizmete aynı sıcaklıkta karşılık veriyor. Öz kızları gibi gelinleri bağırlarına basıp, sevgi ile kolluyorlardı. Bunun böyle olması da normaldi. Saygı gösteren elbette saygı görecekti. Ne var ki, gelin hanım bir defasında “Yaşlılar gençlerin halini pek düşünmüyorlar, hep kendi dünyalarını yaşıyorlar” diye bir söz kaçırmıştı ağzından. Bu söz kayınvalideye ulaştırılınca, o da: “Zamane gençleri yaşlıların halini hiç anlamıyorlar, hep kendi savurgan hayatlarını düşünüyorlar” diye karşılık vermişti. İşte bu gibi gereksiz söylentiler eski sevgilerini zaman içinde yok etmiş, karşılıklı rahatsızlıkları bile başlatmaya yetmişti.
Hatta, gelin hanım bir ara o hale geldi ki, artık yaşlı kayınvalidesi, ne derse ona kızıyor, yüksek sesle cevap veriyor, o da aynı sertlikte karşılık veriyor, sık sık gerilimler yaşıyorlardı evde. Gelin hanınım akima, kendisini istemedikleri yolunda vesveseler gelmeye başladı. Aynı vesvese kayınvalideye de geldi. O da gelinin kendisini istemediğini düşünüyordu artık.
Mahallede, kimine göre okuyucu, kimine göre de büyücü olarak bilinen bir Firaset Teyze vardı. Böyle konulara okur, büyü yapar, çareler bulur diye biliniyordu.
Gelin hanım, Firaset Teyzeye koşma gereği duydu. Derdini yana yakıla anlattı:
– Artık iyice inandım ki kayınvalidem beni istemiyor. Kocamdan ayırmayı dahi düşünüyor, çok kötü davranıyorlar. Ne yapacaksan yap, beni kayın validemin kötülüğünden koru. Okuyacak mısın, büyü mü yapacaksın. Kendisine karşı duyduğum güven ve sevgi tümüyle yok oldu.
Firaset teyze soğukkanlıydı. Önce biraz düşündü, sonra
da geline hem akıl hem de teminat vererek dedi ki
– Ben ona bir müddet okuyarak öyle bir büyü yapayım ki, kısa zamanda hastalanarak mezarlığı boylarsın. Ancak, dedi Firaset Teyze; senden kimsenin şüphelenmemesi için bu günden itibaren ona hürmette kusur etme, hep iyi davran ki, ölünce kabak senin başında patlamasın. Ölümüne senin sebep olduğun söylenmesin! Bugünden iübaren ben okumaya başlayacağım. Sen de hürmet ve hizmete başla.
Gelin hanım, teşekkür ederek ayrıldı. Gelir gelmezde tutumunu değiştirip kayınvalidesine hizmete yöneldi. Hep hürmetli, saygılı davranmaya başladı.
İşte bu günlerden sonra evde havalar da değişmeye başladı. Sert ve tepkili kayınvalide gitmiş sevgi ve şefkat dolu bir kayın valide görünmeye başlamıştı. Son günleridir diyerek nasıl gelin hanım kayınvalidesine annesi gibi hizmet ediyorsa, o da kendisine kızı gibi bakıyor, aynı sıcak ilgiyi gösteriyordu. Bir müddet tereddüt içinde kaldı. Acıma duygulan belirmeye başladı içinde. Böyle kayınvalidenin ölmesi için büyü yaptırılır mı, buna Allah razı olur mu, bu insafsızlık değil mi? diye kendini suçlamaya yöneldi. Bir müddet vicdanında mücadeleden sonra daha fazla dayanamadı. Doğruca Firaset Teyzeye koştu. Nefes nefese yalvarmaya başladı:
– Kayın validem değişti. Artık bana kendi kızı gibi bakıyor. Ben de ona kendi annem gibi nazar ediyorum. Ne olur ölümüne okumayı kes de yaşaması için oku artık.
Firaset Teyze tebessüm ederek cevap verdi:
– Kızım okuma yazma diye bir şey yok ki zaten. Ben ne okuyucuyum ne de büyücü. Ben Firaset Teyzeyim Firaset! Firaset nedir biliyor musun?
– Biliyorum, senin adın.
– Hayır dedi. Firaset, benim adım değil sıfatımdır. Peygamberimiz “Müminde firaset sıfatı bulunur, bakınca olayın arkasındaki gerçeği görür” buyurmuştur.
Ben de firasetle bakınca, aranızda laf getirip götürenlerin karşılıklı sevginizi yok ettiğini, bir birinizden şüpheye düştüğünüzü anladım. Bunun çaresinin ise şüpheyi yok edecek hizmet ve hürmet olduğuna kanaat getirdim. Sana onun için “ölümüne okuyacağım, sen de hizmette kusur etme, ta ki senden şüphelenmesinler” diyerek seni kesin hizmet ve hürmete yönelttim. Sen hizmete başlayınca senden duyduğu şüphe yok olacak, o da sana sevgi duyup, ilgi gösterecek, aranız düzelecek. Sonra sen de gelip benden büyüden vazgeçmemi isteyecektin. Nitekim öyle de oldu.
Kızım şunu iyi bil ki, benim ne okuma büyüm var, ne de yazma sihrim. Büyü de sihir de sizin karşılıklı tutumunuzu düzeltmenizde, şüpheye yer vermeyecek derecede saygılı davranmanızdadır.
Sen kayınvalidene karşı değiştin. O da senin tavnna göre tavrını değiştirdi. Her şey karşılıklıdır. Hürmet eden hürmet görür, saygı gösteren saygı görür. Bu hem gelin hem de kayın valide için böyledir. Taraflar sevgi ve saygılarını basit söylentilerle yitirmemeliler ki, bir pire için bir yorgan yakmasın, bir yuva yıkmasınlar!.
– Ne dersiniz Firaset Teyzeye? Düşünmeye değer mi yaptığı büyü?”