“Şu alemi düşündüğünde ihtiyaç duyulan herşeyin içinde hazır olduğu bir ev gibi bina edilmiş bulursun. Sema dairesi bir kafa, yıldızlar, güneşler, aylar ve gezegenler ise birer ağız, bunlara takılan hikmet ve faydalar ise bu ağızdan dökülen kelimeler ve cümleler hükmündedir.
O yüzden şu cümleyi paylaşmak isteriz. “Gökyüzü bir ağız, bütün yıldızlar birer kelime-i hikmet-nüma, birer nur-i hakikat-eda ve arz bir kafa; ber ve bahr birer lisan ve bütün hayvanat ve nebatat birer kelime-i tesbih feşan suretinde arz-ı didar eder.” cümlesi ne kadar manidar ve anlamlı.
Özet olarak, ister semada olsun, ister zeminde olsun, her şey ve her mahluk Allah’a şuurlu bir insan gibi ibadet ve tesbihte bulunuyor. Allah’ın isim ve sıfatlarını kainatta ilan ve izhar vazifelerini görüyorlar.
GÖKYÜZÜNE BAKILDIĞINDA OKUNACAK DUA
TÜRKÇE OKUNUŞU :
Rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtıla. Sübhâneke fe kınâ azâbe’n-nâr. (Sûre-i Al-i îmrân, âyet: 191).
TÜRKÇE ANLAMI :
Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Seni teşbih ederim. Bizi cehennem azabından koru.»
Bunun arkasından şu ilâve edilir:
TÜRKÇE OKUNUŞU :
Tebâreke’l-lezi ceâle fi’s-semâi bürûcen ve ceale fihâ sirâcen ve kameran münirâ.
TÜRKÇE ANLAMI :
Allah’ın sânı âlimdir. O ki, gökte burçları ve ziyasıyla gündüzleri aydınlatan güneşi ve nûru ile gece karanlığını gideren yarattı.»- (Sûrei Fürkan, âyet: 61).