Bir kimse görevli olarak hacca giderse, Herhangi Bir Kimsenin Yerine Hac Yapabilir mi?
İslâm’ın beş şartından biri olan hac, Hicretin 9. senesinde farz kılındı. Hac, ömürde bir defa olmak üzere, gücü yeten ve dînen mükellef sayılan herkesin üzerine farz-ı ayındır ve İslâm’ın bir rüknüdür. Müslümanlar tarafından kutsal olarak kabul edilen Kabe, Mekke çevresi ve diğer kutsal toprakların belirli zaman aralığında ziyaret edilmesi anlamına gelen Hac; İslam’ın şartlarından biri olarak, her yıl milyonlarca Müslüman tarafından gerçekleştirilen bir ibadettir. Ayrıca yukardaki soruya gelirsek onuda şöyle açıklayalım.
Aşağıda zikredilen şartlara riayet etmek suretiyle herhangi bir kimsenin yerine hac ederse caizdir. Ancak durumu müsait olan kimse hacca gitmemiş ve yerine birisini göndermek için vasiyet etmiş ise, yerine gidecek olanın harcırahı mirasından verilmesi gerektiğinden, görevli olarak gidenin harcırahı Diyanet İşleri Başkanlığına alt olacağına göre caiz değildir. Yani bir görevlinin harcırahı Diyanet İşleri Başkanlığına ait olduğundan ve hac da ta-at olup onun karşılığında ücret almak caiz olmayacağı için, hiçbir surette söz konusu olan görevlinin para karşılığında ibadet yapması caiz değildir.
Şâfiî mezhebine göre hac karşılığında ücret almak caizdir. Dolayısıyla görevli olarak hacca giden kimse ücret karşılığında başkasına giyabeten haccedebilir. Yalnız vasiyet etmeden ölen veya hacca gidemeyecek yaşlı veya sakat olan kimsenin yerine ücretsiz olarak hac ibadetini yapabilir.
Bedel olarak yapılacak Haccın bir takım şartlan vardır. Bunlan bilmek ve yerine getirmek lâzımdır, aksi takdirde Hac sahih olmayacaktır.
1— Asilin hayatta olduğu takdirde müsaade etmesi. Onun müsaadesi olmadan yerine hacca gitmek caiz değildir. Hayatta olmadığı takdirde, yerine hacca gitmek için birisini tayin etmiş ise, ondan başkasının yerine gitmesi caiz değildir. Tayin etmemiş ve vasiyet etmemiş ise varisin veya varisin izniyle birisinin gitmesi gerekir.
2— Asilin hayatta olduğu takdirde ölüme kadar aczin, yani hacca gidememesinin devam etmesidir. Şayet bir ara hacca gitmekten aciz olmuş ve bu sebeple birisini yerine hacca göndermiş ve bilahare aczi zail olmuşsa, yerine eda edilmiş olan hac sahih sayılmaz.
3— Masrafın hepsi veya ekserisinin gönderenin malından olması. Yalmz meyyit vasiyet etmemiş ise herhangi bir kimse onun yerine hacca gidebilir. Vasiyeti varsa mutlaka meyyitin terekesinden olması icap eder. Malın üçte biri yeterse kendi memleketinden, yetmezse, yettiği yerden birini göndermek gerekir. Şafiî mezhebine göre hac farz olduğundan vasiyet etmezse de sülüse yani üçte birine bağlı değildir. Bütün tereke ancak hacca kâfi gelse de mutlaka birisini hacca göndermek lâzımdır.
4— Gönderilmesi tasarlanan ve onunla akit yapılan kimsenin bizzat gitmesi lâzımdır. Şâyet hasta olur veya hapse düşerse, veyahut ölürse asil veya gönderenin izni olmadan başkasının haccetmesi caiz değildir.®
5— Bedel olarak gidenin Mikatta ihrama girerken, kimin yerine gitmiş ise onun için niyet etmesi lâzımdır.
6— Gönderenin veya asilin emrettiği şekilde hareket etmek. Şayet Hacc-ı İfradı kendisine emretmiş ise, Hacc-ı Temettü yapması caiz değildir. Hacc-ı İfrad yerine Hacc-ı Kıran yaparsa Ebu Yusul ile Muhammed’e göre caizdir. İmam-ı A’zam’a göre caiz değildir.
7— Bedel olarak gidenin ehil, yani mükellef olması, yani akıl baliğ olması. Akil ve baliğ olmayan kimse başkasının yerine hacca gidemez. Hacca gitmeyen kimse ehil olduğundan başkasının yerine hacca giderse, haccı sahihtir, ancak tahrimen mekruhtur. Şafiî mezhebine göre ise câiz değildir.
Yukarıda saydığımız şartlar, bedel olarak eda edilen haccm, ölüye veya aciz olduğundan dolayı hacca gidemeyen hayatta olan kimseye farz olan haccm yerine kaim olması için şart koşulmuştur.