Malûm olduğu gibi bugün hayat şartları değişmiştir. Eskiden yüz kilometrelik bir mesafe ancak iki üç günde kat edilirken bugün taksi ile bir saatte yüz, uçakla bir saatte bin kilometrelik bir mesâfe kat’ edilebilir. Bu duruma göre seferi namazın ölçüsü eskisi gibi devâm edecek mi yoksa yeni bir ölçü mü vermek lâzım gelir?
Seferi namazın ölçüsünü veren Peygamber (sav) olduğu için değiştirilmez. Çünkü herhangi bir meselenin hükmü ile ilgili bir nass bulunsa, hakkında ictihâd ve mütâlaâ yapılmaz.
Kasrın -seferi namazın- illeti seferdir, meşakkat değildir. Meşakkat olmasa da sefer olursa yine kasr edilecektir. (Üç mezhebe göre cem’ü takdim ve te’hir de böyledir). Ayrıca on üç asır kadar yolculuğun durumu yeknesak olarak devam etmiştir. Ondan sonra
bugünkü nakil vasıtaları ortaya çıkıp yolculuğun düzenini değiştirdi. Bu durum devam edecek mi etmeyecek mi? Onu da bilemeyiz. Yann bir atom savaşı çıkıp her şeyin alt-üst olmayacağını kim garanti edebilir. Binâen’aleyh böyle kısa bir zaman için İslâm’ın sâbit olan hükmünü değiştirmeye yetkimiz yoktur. Hanefi ulemâsından Kemâl ibn al-Humâm gibi zevât hariç, dört mezheb ulemâsı yolculuk mesafesi kısa bir zaman içerisinde kat’ı edilse de seferi namazın durumu değişmez diye beyân etmişlerdir. Meselâ: Şâfıî ulemâsından Hatîb Şirbînî şöyle diyor: Yolcu bir ata binmek sureti ile yolunu günün bir kısmında kat’ etse de yine namazını kasr eder.
Malikî ulemasından Düsukî de şöyle diyor: Yolcu faraza uçup bir lahzada yolunu kat’ etse yine namazını kasredecektir. Hanbelî ulemasından Keşşâf al-Kınâ’ sahibi de şöyle diyor: Yolcu yolunu bir satte kat’ etse yine namazını kasr edecektir.
Hanefî ulemasından Kâşânî -Bedâiu’s-Sanâi sahibi- şöyle diyor: Bir yolcu normal olarak üç günlük olan mesafeyi bir veya iki günde kat’ etse yine sefer! namazı kılacaktır. Deniz yollarında da durum değişmez. Yâni eskiden yolculuk yelkenli gemilerle yapıldığı için yine onlar ölçü olacaktır. Yelkenli gemi saatte beş altı mil kat’ ettiğine göre denizde kasr mesafesi doksan mil’dir. Şafiî mezhebine göre seferi namazı kılabilmek için 48 millik bir yola çıkmak gerekir.
Bu da 144 kilometre eder. Çünkü her mil dört bin adımdır, her adım da yetmişbeş santimdir. Demek oluyor ki bir mil üç kilometredir. Üçü kırksekizle çarptığımız takdirde 144 kilometre eder. Ayak ile mesâfe takdir edilecek olursa beşyüz yetmişaltı bin ayaktır (98). Bunları her ayak ortalama olarak yirmibeş santim olduğuna göre metreye çevirsek yukarıda beyân ettiğimiz rakama yakın bir rakam çıkar. Binâen’aleyh seferi namazını kılabilmek için yol mesafesinin yüzkırkdört kilometreden aşağı olmaması lâzımdır.
(98) Nihayetûl Muhtâc, c. 2, s. 246