Hacerü’l-Esved, bir taş olduğu halde neden kendisine bu kadar saygı gösteriliyor? Her zaman onu öpmek sünnet midir?
Hacerü’l-esved Kâbe’nin doğu köşesinde bir buçuk metre yükseklikte bulunan ve Cennet yakutlarından olduğu rivayet edilen siyah bir taştır. Hac’da tavâfa Hacerü’l-Esved’den başlanır ve yine onunla bitirilir. Hacer-i Esved’in aslında beyaz iken insanların günahları yüzünden karardığı, cennetten indirildiği, Nuh tufanı sırasında Ebû Kubeys Dağı’nda korunduğu ve Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşası esnasında oradan yerine getirilerek konulduğu, onun Allah’a verdiği sözü yerine getirenlere şahitlik edeceği gibi hususlar dile getirilmektedir.
Bediüzzaman’ın şu tesbiti, Hacerü’l Esved’in bir kayıt ve hafıza merkezi hükmünde olduğuna işaret ediyor: “Kalbin hadimlerinden bulunan hayal, meselâ en zayıf, en kıymetsiz iken, hapiste ve zindanda kayıtlı olan sahibini bütün dünyada gezdirir, ferahlandırır. Ve şarkta namaz kılanın başını Hacerü’l-Esvedin altına koydurur. Ve şehadetlerini Hacerü’l-Esvede muhafaza için tevdi ettirir.”Mesnevî-i Nuriye, s. 100.
İbrahim (sav) Kabe’yi inşa etmek için Mekke’de bulunduğu sırada Ebû-Kubeys adındaki dağa gidince orada Hacerü’l-Es-vedi gördü, çok hoşuna gittiği için onu alıp Kâbe’nin duvarına yerleştirdi. Ve bu sebeple İbrâhim al-Halîl’den kalan en büyük yadigarlardan biri oldu. Bunun için İslâmiyet de ona büyük bir kudsi-yet verdi, Allah’ın sağ eli olarak kabul edildi. Peygamber, (sav) Hacerü’l-Esved, Allah’ın sağ elidir,” buyurdu. Yâni bir kimse Allah’a bi’at etmek isterse elini Hacerü’l-Esvede dokunmak suretiyle bi’at eder. Peygamber (sav) onu öptüğü için biz de onu öpüyoruz. Yoksa onun hiç bir te’siri yoktur.
Hz. Ömer (ra) buyuruyor ki: “Allah’a yemin ederim ki, ey taş senin hiç bir fayda ve zarar vermiyece-ğini biliyorum. Resûlüllah’m seni öptüğünü görmeseydim seni öpmezdim.” Tavaf ederken bir şavt’ın başında izdiham olmadığı zaman onu öpmek sünnettir. Fakat izdihâm olursa eziyete vesile olduğundan onu öpmek haramdır (8). Peygamber (sav) Ömer’e (ra) hitaben: “Hacerü’l-Esvedi öpmek için kalabalığa girme. Çünkü sen kuvvetlisin, zayıfa eziyet verebilirsin” buyurur.
(8) al-Hidâye, c. 1, s. 144