Hacr, malda tasarruf yapmayı engellemektir. Hacr, altı kişiye konulur.Hacr, malda tasarruf yapmayı engellemektir. Hanefîlerin tarifi şöyledir: Hacr; bir kimseyi belli sebeplerden ötürü kavlî tasarruflarından ve yaptığı akitlerin bağlayıcı olmasından alıkoymaktır. Hacr altında bulunan kimseye “kısıtlı (mahcûr)” denilir. Kısıtlı kimse satım veya hibe gibi bir akdi veya kavlî tasarrufu bizzat yapsa, bu bağlayıcı olmaz. Buna bir hüküm gerekmez ve kabzla mala mâlik olunmaz. Kısıtlık daha çok sözlü tasarruflarda etkisini gösterir. Fiillerde hacr tasavvur olunmaz. Çünkü vuku bulmuş olan fiili kaldırmak mümkün değildir. Kısıtlının yapacağı akit mevkûftur. Yani geçerli olması hukukî temsilci olan velî veya vasînin icazetine bağlıdır
Hacr, altı kişiye konulur.
1) Çocuk.
2) Deli.
3) Malım savuran sefih kişi.
4) Malı, borçlarım kapatamayacak durumdaki müflis.
5) Durumundan korkulan ağır hasta : Malın üçte birinden fazlası için hastanın tasarrufuna hacr konulur. Üçte birinden fazlası için ölümünden sonra vârislerin izinlerine bağlı kalınır.
6) Efendisinin, kendisine ticârette izin vermediği köle : Bu durumdaki kölenin yaptığı tasarruf, kendi zimmetine dönük olarak câiz-dir. Âzâd edüdiği zaman sorumluluklarını yerine getirmek zorunda kalır.
Hacr’ın Çeşitleri
Hacr’ın değişik çeşitleri olduğunu, bunların çoğunun değişik bahislerde zikredildiğini belirtmiştik. Bu sebeple onlara burada yer vermeyeceğiz. Burada hacr’ın belli başlı çeşitlerinden söz edeceğiz:
a. Çocuğun üzerine hacr koymak. Deli ve sefih de çocuk hükmündedir.
b. İflas eden kişi üzerine hacr koymak.
c. Ölüm hastalığına yakalanan kişi üzerine hacr koymak. Şimdi bu üç çeşit hacr’ı ve hükümlerini beyan edeceğiz.
Hacr’i gerektiren sebeplerin bir bölümü üzerinde İslâm hukukçularının görüş birliği vardır. Bir bölümü ise tartışmalıdır.
İslâm hukukçuları tarafından ittifakla kabul edilen hacr sebepleri şunlardır: Küçüklük (sığâr, sabâvet), Âkıl hastalığı (cünûn), bunaklık (ateh), kölelik (rikk), umuma zarar verme (zarar-ı ûmm), ölüm hastalığı (maradu’l-mevt).
Ebû Hanife (ö. 15/767) ve diğer bazı hukukçulara göre, sefihlik (sefeh, sefâhet), aptallık (beleh, belahat, gaflet) ve borç (deyn) hacr sebebi değildir. Bu sonuçları hacr sebebi sayanlara göre, bunun ayrıca hâkim kararına dayanması gereklidir. Umûma zarar verenlerin durumu da aynı hükme tabidir. Küçüklük, akıl hastalığı, bunaklık ve kölelik ise, hâkim kararına gerek olmaksızın, kendiliğinden hacr sebebi olarak ortaya çıkar.