Bir mâsiyeti ihtivâ eden nezirler geçersizdir. «Falanca adamı öldürürsem, şu nezrim olsun» demesi gibi. Helâl bir şeyi yapmamak için edilen nezirler de geçersizdir. «Et yemeyeceğimi veyâ süt içmeyeceğimi nezrettim» demesi gibi.
Allah’a itaatta mubah bir şey için yapılan nezrin yerine getirilmesi gerekir. “Hastam şifa bulursa namaz kılacağım veya oruç tutacağım, veya sadaka vereceğim” sözler gibi. Bu gibi durumlarda hasta şifa bulursa ne nezredilmişse onun verilmesi gerekir.
Günah bir iş için nezr olmaz. “Falanı öldürsem Allah için şunu nezret-tim” sözler gibi. Mubah bir şeyi terketmek için yapılan nezirler de hüküm teşkil etmez. “Et yemem, süt içmem veya yemek yemem” gibi şeyler de yapılan nezrler için hiç bir şey icap etmez.
Nezr, Allahu Teala’ya tazim veya ona yaklaşmak için bir şeyi bir lafızla kendi nefsine vacip kılmaktır. Nezr mubah bir şey üzerinde olursa onu yerine getirmekle kişi mükafat sahibi olur. Böyle bir işi nezreden kişi onu yerine getirmekle mükelleftir.
Nezr hayırlı bir vaadde bulunmaktır. Şer’an kendisine vacip olmayan Allah’a yaklaştırıcı bir ameli kişinin kendisine mecburi kılmasıdır.
Nezr eğer mubah bir şey üzerinde olsa onu yerine getirmesi gerekir ve ayrıca sahibi mükafat alır. Metinde geçen ‘Hastam şifa bulursa namaz kılacağım veya oruç tutacağım ya da sadaka vereceğim.’ şekillerinde yaptığı nezirde ölçü şudur. Namaz için belirli bir rekat sayısı kastetmemişse namazın en azı iki rekat olduğu için iki rekat namazdır. Oruç ve sadaka için de ne şekilde nezretmişse öylece nezrini yerine getirir. Haram olan şeylerde nezr yoktur. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Allaha isyan hususunda nezr yoktur.”