Temiz olmayan şeye necis ve necaset denir. Evet, temizlik imandandır. Bazı ibadetleri yapmadan önce hadesten ve necasetten taharet birer şarttır. Hz Peygamberimiz “İslam temizlik temeli üzerine inşa olunmuştur” buyurarak, kalp ve beden temizliğinin İslâm’ın temeli olduğuna işarette bulunmuştur…
Bilindiği ve görüldüğü üzere yüce dinimiz İslâm, maddi-manevi temizliğe büyük önem vermiştir. Necaset, her temiz su ile, abdest ve gusül alınmış su ile, sirke ve gül suyu gibi akıcı mayılerle temizlenir. Abdestte, gusülde kullanılan suya (müstamel su) denir. Bu su temizdir. Fakat, hadesi temizleyici değildir. Bununla necaset temizlenir.
ister necasetin ağır kısmından isterse hafif cinsinden olsun kirlenen yerleri imkânımızın müsaadesi nisbetinde temizlemeye çalışır, her ne kadar namaza mâni olmayacak miktarda olsa da yine lekesiz bir beden ve elbiseyle ibadet etmeyi isteriz.
SUAL:
– Fıkıh kitaplarında necaset denen pislik, galiza ve hafife diye iki kısma ayrılmaktadır. Elbisemize bulaşıp, bedenimize sıçrayan bu necasetin iki kısma ayrılmasında bir sebeb mi vardır? Her birinin ayrı birer hükmü mü söz konusudur ki necaset böyle iki kısma ayrılmaktadır?
CEVAP:
– Evet, necaseti iki kısma ayırmakta zaruret vardır. Çünkü, necasetlerin ibadetimizç engel olan miktan bakımından iki ayrı durumu vardır. Şöyle ki:
Ağır pislik denen necaset-i galiza, – parmakların kökünden başlayan- avuç içi kadar bir yerimizi ıslaür, kirletirse bununla namaz câiz olmaz, temizlemek farz olur.
Ama hafif necaset denen küçük pislikler ise, öyle avuç içi kadar değil, bulaştığı uzvun, yahut ıslattığı elbisenin dörtte birini tutacak kadar geniş sahayı kaplarsa ancak o zaman namaza engel olur, yıkamak farziyeti doğar. Bundan az olursa namazımıza mâni olmaz. Aralarında böyle fark var. – O halde, avuç içi kadar yerimizi kirletince namazımıza mâni olan büyük necaset hangi pisliklerdir, diğerleri hangileridir?
– Necaset-i galiza denen büyük necaset şunlardır:
Kan, idrar, meni, insan tersi, hissî heyecanlanma sonunda gelen mezi, vedî, şarap, bir rivâyete göre, sarhoşluk veren diğer bütün içkiler, ağız dolusu kusuntu, eti yenmeyen hayvanların sidikleri, ağızlarının salyaları, tersleri. (Kuşların tersleri bu galiza kısmından değildir.) Eti yenen hayvanlardan tavuk, kaz, ördeklerin pislikleri, bilcümle leşler ve bütünüyle domuz.
Sıraladığımız bu pislikler necasetin galiza (ağır) kısmını teşkil ederler. Bunlardan, kaü oleini üç gram ağırlığım bulan büyüklükte, bulaşıcı olanı da avuç içi kadar sahayı ıslatan genişlikte üzerimizde bulunup, elbisemizi yahut bedenimizi kirletmiş olsa burasım temizlemedikçe kılacağımız namazımız câiz olmaz, iâdesi gerekir.
Meselâ, avuç içi kadar bir sahayı kirleten idrar, kan, şarap döküntüsü, idrardan sonra, yahut cinsî heyecanlanmadan sonra gelip kiloda yayılan mezi ve vedî adındaki akıntıların zikri geçen miktarı namazımıza mânidirler.
Bunların kirlettiği yerleri temizlik hâsıl oldu kanaati hâkim oluncaya kadar yıkar, sonra namazımızı kılanz. Yıkama sayısı mühim değildir, temizliğin te’min edildiğine kani olmak şarttır.
• Necasetin hafif kısmına gelince, bunları da kısaca şöyle sıralamak mümkündür:
– At, eşek, koyun, keçi, manda, sığır idrarlarıyla tersleri.
Buna göre, bilhassa köylülerin meşguliyetleri sırasında elbiselerine sıçrayan manda, sığır, koyun, keçi idrar ve tersleri sıçradığı elbisenin dörtte birini bulacak genişlikte olmazsa namaza mâni olmaz. Zira bunlar necasetin hafif kısmm-dandırlar, kirlettikleri elbisenin, meselâ pantolunun dörtte 1 birini bulmadıkça bu kir namaza mâni olmaz.
Ancak, ibadete mâni olmasa da temizlenmenin takvâca bir hareket olduğu muhakkaktır, o ayn mesele. Resûl-i Ekrem Efendimiz:
– Temizlik imanın yansıdır! buyururken temizliğe dikkat edenlerin kuvvetli imana da sahip olacaklarına işaret etmiştir.
Bu bakımdan, ister necasetin ağır kısmından isterse hafif cinsinden olsun kirlenen yerleri imkânımızın müsaadesi nisbetinde temizlemeye çalışır, her ne kadar namaza mâni olmayacak miktarda olsa da yine lekesiz bir beden ve elbiseyle ibadet etmeyi isteriz. Bundan şüphemiz yoktur. Zaten namaza mâni olmayacak kadarını temizlemek vâcib, mâni olacak kadarım temizlemek ise farz olduğu kaydedilmektedir.
Resûl-i Ekrem Efendimiz bir hadîslerinde:
– Sidik sıçrantısından kaçının, çünkü kabir azabının çoğu bundan ileri gelmektedir, buyurmuşlardır.
Her ne kadar sıçrantılardaki küçük kabarcıklar namaza mâm teşkil etmeyecek kadar küçük ve az ise de yine titiz davranmak, temizliği imandan sayan biz mü’minlerin şiân-dır. Kendimizi, vesveseye koymayan bir titizlikle temizliğe alıştırmamız iyi bir prensiptir.
Bizim burada dikkate vermek istediğimiz iki ölçü namaza mâni olan ve olmayan miktarın ölçüsüdür. Bunu iyi tesbit ettikten sonra dilediğiniz nisbette titiz davranabilirsiniz.