Hâriciler: Hz. Ali döneminde meydana gelen Sıffin savaşından sonra ortaya çıkarlar. Hz. Ali ile Muaviye arasındaki ihtilafı halletmek için hakeme baş vurulunca Hz. Ali’nin hata ettiğine hükmederek kendisine karşı gelenlerdir. Hoşgörüsüzlük, fanatiklik, kendinden olmayanlara kapıları kapatmak, kaba kuvvete, şiddete başvurarak politik değişmeyi etkilemek ve dar kafalılık bunların en belirgin özelliklerindendir. Hâricîler baska adlar ve lâkablarla da anIlmis, taninmislardir. Bunların Ehl-i Sünnet ve’l-Cema-at’e muhalefetleri şu meselelerdedir:
a— îslâmi hükümleri teker teker bilmeyen müslüman değildir,
b— Büyük günah işleyen kimseler müslüman sayılmazlar,
c— Küçük yaşta ölenler, iman ve küfürde babalarına tabidir.
d— Allah yalnız hayn murad eder, şerri murad etmez.
Ma’lum olduğu üzere müslümanların bir çok fırkaları vardır. Bunlardan biri de HARİCÎLER’dir. Zamanımız-da bunlar ekseriyyetle Umman Sultanlığında yaşamaktadırlar ve idare de onların elindedir. Bunların bâriz vasıflan; Hz. Ali ve Muaviye arasındaki ihtilâfı bertaraf etmek için hakeme başvurulunca, Hz. Ali’nin hata ettiğine hükmederek kendisine karşı gelmeleridir.
Bu Haricilerin müslüman sayılıp sayılamayacakları meselesinde durum nedir?
Haricilerin her ne kadar birçok hataları varsa da küfürlerini gerektiren kesin bir belge de yoktur. Biz ehl-i kıbleyi tekfir etmekten sakınmakla me’muruz. Ayrıca Hz. Ali (ra) bunların müslüman olduklarını belirterek şöyle buyurur:‘”Kardeşlerimiz bize karşı geldiler” (15).
Hâricîlerin ortaya çikmalarina yol açan nedenlerden biri de, bu kisilerin asiri Sii firkalardan olan Sebeiyye ile olan baglantilaridir. Hz. Osman’in sehid edIlmesiyle sonuçlanan isyan hareketleri sebeiyye tarafindan baslatIlmis ve yürütülmüstü. Hâricîler ve önderleri de bu hareketler içinde yeralmislardi. Hâricîler, Hz. Osman’in sehîd edIlmesi sorumluluguna katiliyorlar, hattâ bununla övünüyorlardi. Haremlerin bir anlasma saglamalari durumunda hiç süphesiz bundan en çok zarar görecekler Hâricîler olacaklardi. bu riedenle Hz. Ali’yi terkederek bu yoldaki muhtemel bir gelismenin etkilerinden kendilerini kurtarmak Istemislerdi.
(14) et-Tefsır va’l-Muffessirûn c. 1, s. 7
(15) el-Fıkh’ul-İslâmî ve edilletühü, c. 6, s. 431