İslâm dini sosyal yardımlaşma ve dayanışmaya büyük önem verir. Zekât ibadeti, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamanın en kolay yoludur. Zekât, İslâm’ın beş esasından biridir. Hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır. Hicretin 2. yılından günümüze kadar her zaman ve her yerde müslüman-lar, zekâtın farz bir ibadet olduğu hususunda görüş birliği etmişlerdir. Zekâtın ödenmesi de bir ameldir. Nasıl ki namaz bir ibadetse ve farzını nafilelerinden ayırmak için niyet gerekli ise, aynı şekilde zekât da bir ibadettir ve onu diğer sadakalardan ayırmak için, ödenmesi esnasında, zekât olarak verildiğine niyet etmek şarttır. Kişi nisab miktarı mala sahip olduktan sonra üzerinden bir kamerî yıl geçince, vakit geçirmeksizin zekâtını vermelidir. Şimdi Hayvanlarda vacib olan zekat ehli hayvanların saime olması, hayvanların yaşamı otlamaktan başka bir şeye bağlı olmaması, senenin çoğunda mera veya otlaklarda otlatılmış olmalarıdır.
Develerin ilk zekât nisabı beş tanedir. Beş devesi bulunan bir kişi, bunlar için zekât olarak bir koyun veya keçi verir. Sığırların ilk zekât nisabı otuz tanedir. Otuz tane sığırı bulunan bir kişi, bunlar için zekât olarak bir yaşını doldurup iki yaşına girmiş bir buzağı verir. Buzağının dişisini vermek daha faziletlidir. Davarın ilk zekât nisabı kırktır. Kırk davarı olan bir kişinin zekât olarak bir tane vermesi gerekir. Zekât olarak verilecek koyun bir yaşını doldurmuş olmalıdır. Şayet doğumundan itibaren altı ay geçmiş de ön dişleri düşmüş ise, seneyi doldurmamış olsa da zekât olarak verilmesi caiz olur. Zekât olarak verilecek davar keçi ise, iki yaşını tamamlayıp üç yaşına girmiş olmalıdır.
Hayvanlarda zekâtın vâcib olmasının şartlan altıdır :
1) Müslüman olmak,
2) Hür olmak,
3) Tam mülkiyet,
4) Hayvan adedinin nisâba varmış olması,
5) Bir yılın geçmiş olması.
6) Hayvanın sâime olması (Senenin yansından fazlasında masrafsız beslenmesi).