Hayız süresi ne kadardır? Biliyorsunuz ki bu durum bayanlara özgü bir haldir. Yani kadınların fizyolojik yapılarından kaynaklanan özel durumlardır. Âdetin Arapça karşılığı olan hayız, lugatta (sözlükteki anlamı) akmak demektir. Buna âdet hâli, ay hâli, aybaşı, muayyen hâl gibi adlar da verilir. Kadınlar, âdet hallerine dikkat etmelidirler. Hayız ne zaman başlar veya hayız dönemi ne zaman biter?. sorularından önce şunu söylemek lazım. Kadınlar, âdet hallerine dikkat etmelidirler. Çünkü hayız hâli, kadınlara mahsus tabiî bir haldir. Vücutta biriken kirli ve zehirli maddeler, hayız kanı ile dışarı atılır; vücut hafifler, sıhhat bulur. Bu arada âdetten kesilen kadına da âyıse denir.
Hayz süresinin en azı bir gün bir gece, en çoğu da onbeş gündür. Normali de altı, yedi gündür. Görülen kan onbeş günü aşarsa, fazlası istihazadır. İki hayz arasındaki süre onbeş günden aşağı olmaz. Bu sürenin uzaması sınırlı değildir.
Hayız hâli, en erken 9 yaşında başlar. Genç kızlar bu hâlin başlamasıyla bülûğa ermiş olurlar.
Bu hâl, en geç 55 yaşına kadar, her ay belli sürelerle devam edip gelir. Bu yaştan sonra da kesilir.
9’dan önce ve 55’ten sonra görülen kanamalar, muayyen halden sayılmazlar. Bir hastalıktan gelen istihaze hâli kabûl edilirler.
Hayız müddeti içinde gelen kan tamamiyle kesilmedikçe, âdet son bulmuş olmaz. Bu kan, siyah, kırmızı, yeşilimtrak veya sarı olabileceği gibi, bulanık ve toprak rengi de olabilir. Âdetini tamamlamış olan bir kadından gelecek akıntı bembeyaz bir renkte bulunur.
Hayız ve nifas müddetleri dışında, rahimden akan kana istihaze yani, hastalık kanı denir. İstihaze kanı, hayız ve nifas kanından farklıdır. Bu kan, damardan geldiği için, ince ve kokusuzdur. Tıpkı burundan vesaire âzalardan akan kan gibidir. Bir özür ve hastalık kanıdır.
İlmihal bilgileri ışığında, hanımlar kendilerinden gelen akıntıların (bu akıntı, normal zamanlarda görülenin aksine kahverengi, kırmızı, yeşilimtırak vb. farklı renklerde olur.) âdet mi, özür mü olduğuna karar verirler. Bir kadının görmekte olduğu âdetini kocasına karşı inkâr etmesi veya gerçeğe aykırı olarak âdet gördüğünü söylemesi, helal değildir.