Kişinin bâtıl yolu bırakıp, hidâyete yönelmesi Cenab-ı Hakk’ın dilemesi ve yardımı ile olur. Kur’ân-ı Kerîm’in çeşitli âyetlerinde hidâyet ve dalâletten söz edilmiştir! Allah’ın dilediğine hidayet vermesi ise, hidayet şartlarına riayet eden kimseye, dilerse hidayet vermesi demektir.
Ayrıca Hidayette olup olmadığımız, Kur’an ve sünnet çizgisinde olup olmadığımızla ilgilidir. İslam’ın bu iki temel kaynağına uygun bir çizgide olanlar hidayette, bu çizginin dışında olanlar ise dalalettedir.
Bir kimsenin, Allah dilemedikçe, Peygamber’in istemesiyle hidayete kavuşamayacağı ayetlerde şöyle ifade edilir: “Ey Muhammed şüphesiz sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin. Fakat Allah, dilediğini hidâyete erdirir. O, hidayete erecekleri çok iyi bilir” (el-Kasas, 28/56). “Onları hidâyete erdirmek sana düşmez. Allah dilediğini hidâyete erdirir” (el-Bakara, 2/272),
Bu mübârek duâ peygamberlerin yapageldikleri duâdır. Bu duâya daha çok yatarken devam edilmesi tavsiye edilmektedir.
TÜRKÇE OKUNUŞU : (Allâhumme innî es’elüke biennî eşhedü enneke. Entellâhu lâ ilahe illâ entel ahadü ‘ssamedü ellezî lem yelid velem yûled ve lem yekünlehü küfüven ahadün.)
ANLAMI : Allah’ım, Senden isterim; zira ben şehadet ederim ki Senden başka ilâh yoktur. Ancak Sen varsın. Zira Sen; hiç bir zaman doğurmayan ve doğurul-mayan ve hiçbir eşi ve benzeri olmayan bir Samed’sin. ”