Hırsızlık, başkasının ter dökmek suretiyle kazandığı malını çalıp, kalbini yaralayan büyük bir hıyanet, vicdana sığmayan bir cinayettir. Bu cinayet, her asırda ve her yerde bulunmuş ve bulunmaktadır. Hırsızlık; kitap, sünnet ve icmâ delilleriyle yasaklanmıştır. Kur’ân’da şöyle buyurulur:
“Hırsızlık yapan erkek ve kadının ellerini kesiniz.” (Maide, 5/38).
İlk hırsızlığında sağ el bilekten kesilir. İkinci hırsızlığında sol ayak, üçüncüsünde sol el, dördüncüsünde ise sağ ayak kesilir. Bundan sonra da hırsızlığa devam ederse ta’zîr edilir. Bir görüşe göre ölüme terk edilir.
Ta’zîr cezalarını da hadlerde olduğu gibi İslâm devlet başkanı veya yetki verdiği kimseler uygular. Bu cezalar hapis, sürgün, siyaseten öldürme, bazı malî cezalar, dövme, azarlama şekillerinde olabilir.
Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:
“Sizden öncekiler şu sebeple helâk oldular; onlar, şerefli bir kimse hırsızlık yaptığı zaman, hırsızı serbest bırakırlar. Güçsüz bir kimse hırsızlık yapınca da, ona ceza uygularlardı.” (eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, VII,131,136).
Hırsız yaptığına pişman olur, tövbe eder ve tövbesinde samimi olduğu anlaşılırsa eli kesilmez. Ancak bunun tespit edilebilmesi için hırsızın bir süre hapsedilmesi ve göz altında bulundurulması gerekir. (bk. İbn Âşûr, VI, 193; Ateş, H, 524)