Evlenmek üzere olan çiftler düğün salonu tutarak yakın akraba ve komşularını düğünlerine davet ederler. Peki çalgılı düğüne gitmek haram mıdır? Veya kadın ve erkek karışık bir düğünde bulunmak doğru mudur? Haram işlenen içkili düğün salonlarına veya düğünlere davat edilen yerlere gitmek caiz midir? Alkol içilen bir düğüne, erkeklerle kadınların beraber oturdukları bir düğüne katılmamız ne kadar doğru bir harekettir.
Akrabalarımız veya samimi olduğumuz komşularımız düğün yapıyor. Düğün salonunda kadın-erkek karışık, çalgılı, müzikli bir ortam olduğu için davete katılıp katılmama konusunda tereddütteyiz.
Hemen şunu söylemek gerekir, Düğün yemeği için vaki olan davete icabet eden kimse, içki içmek gibi günah işlendiğini görürse, şayet oturduğu sofrada içilirse veya âlim ve salih kimse olduğundan dolayı Müslüman halk için örnek olursa, orada kalması günahtır.
İnanmış insanlar komşunun sevinçli günlerinde sevincini, üzüntülü günlerinde de üzüntüsünü paylaşır her iki durumuna da ortak olurlar. Bunu da komşuluk hakkı olarak bilirler. Çünkü komşunun sevinci paylaşıldıkça çoğalır, üzüntüleri de paylaşıldıkça azalır. Komşunun sevincini çoğaltıp üzüntüsünü azaltmak da bir komşuluk görevidir.
Bu sebeple, komşunun sevinç günü olan düğününe gidip sevincini paylaşmak, komşuluk hakkını yerine getirmek demektir. Bu, bizim dini görevimiz, komşuluk mükellefiyetimizdir.
Eğer düğünde dinimizin onaylamadığı, izin vermediği durumlar yaşanıyorsa orada bulunmamanız gerekir. Dinen birbirlerine yabancı sayılan kadın ve erkeklerin üstelik uygunsuz kıyafetlerle bir arada oynamaları, içki, bira gibi haram şeylerin davetlilere ikram ediliyor olması sakıncalı durumların başında gelmektedir. Eğer böyle bir durum yoksa o düğüne iştirak etmeli ve akrabalık, komşuluk vazifenizi yerine getirmelisiniz.
Ancak, bu düğün toplantısında inançlarımıza aykın işler işlenmiyor, örfümüze, adetimize ters düşen yanlışlar yapılmıyorsa böyledir.
Düğün cemiyetleri cenaze toplantısı değildir. Mutlaka bir eğlence ve neşe sebebi olacaktır. Bazılarının düğün merasimlerinde ölüm ilahileri okumaları, uzun ağıt havaları terennüm:etmeleri düğünün manasına uygun düşmez. Düğünde mutlaka eğlenme ojacaktır. Ama bu eğlenme ve neşelenme proğramı çığırından çıkarılmamalı.
Şayet düğünde bir takım günahlar işleniyor, içkiler içilip kadın erkek karıştırılarak çirkin eğlence ve müstehcen görüntüler sahneleniyorsa, artık buraya gitme mecburiyetimiz kalkar; sergiledikleri günahlarla çevreye kötü örneklik eden komşular da bize sitem etme haklarım kendilerinde göremezler.
Değerli fıkıh kitabı İbni Abidin’de deniyor ki:
– “Düğünde bir takım günahların işlenip utanma hislerinin yıpratılacağım önceden bilen insan, bu düğüne katılamamalıdır! ”
Bir hadis-i Şerifte Efendimizin (sav) şu uyarısı dikkatimizi çekmektedir:
– “Allaha ve ahiret gününe inanmış kimse, içki içilen sofraya oturmasın!.’*
Hatta kendisi içmese de orada bulunmasın. Çünkü içmediği halde içkili topluluğa katılmak, içenleri normal bulup destek vermek manasına gelmekte, böylece içen değil de destek veren durumuna düşülmektedir. Halbuki Rabbimiz Maide suresi ayet (2) de iyiliklere destek vermeyi emrediyor, kötülüklere destek vermeyi ise yasaklayarak şöyle buyuruyor:
– İyilik ve sevap olan işlerde destek verip yardımlaşın, kötülük ve günah olan işlerde destek vermeyin, yardımlaşmayın. Allahın şiddetli azabından korkun!”
Mealini arz ettiğim bu ayet, kötülük ve günahların işlendiği bütün toplantı ve mekanlara şamil hüküm ifade etmektedir.
Demek ki inanmış insan, günahı, haramı bizzat işlemese de işleyenleri tasvip, teşvik manasına gelen bir görüntü içinde de olmamalı, destek veriyor, tasvip ediyor imajım uyandırmamalıdır.
Bu sebeple komşu hakkıdır deyip bilmeden gittiği düğünde bir takım günahların işlenip haramların irtikap edildiğini anlarsa, hemen oradan uzaklaşma hakkına sahip olur, tasvip ediyor görüntüsüne girmeyi istemez. Şayet kendisi korunmalı bir yerde bulunuyor da işlenen günahları görmüyor, tenha bir köşede gözünü gönlünü koruyabiliyorsa durumu idare etmeye de çalışabilir.
Şurası da bir gerçektir ki, düğün cemiyetleri cenaze toplantısı değildir. Mutlaka bir eğlence ve neşe sebebi olacaktır. Bazılarının düğün merasimlerinde ölüm ilahileri okumaları, uzun ağıt havalan terennüm etmeleri düğünün manasına uygun düşmez. Düğünde mutlaka eğlenme olacaktır. Ama bu eğlenme ve neşelenme programı çığırından çıkarılmamalı, yuva kuracak gençlerin yeni hayatları günah temelleri üzerine oturtulmamalı, komşuları da bu günah temeline destek veriyor durumuna sokulmamak.
Aslında iyi komşu, komşusunu aydınlatarak günahlardan koruyan komşudur. Yoksa bildiği yanlışlan tasvip eder görünüp de ahirette düşman olacak komşu değildir.
Nitekim bir birini günahlara teşvik eden can ciğer dostların ahirette nasıl yaka paça kavga edip te düşman olacaklarım Furkan suresindeki ayetler haber vermekteler.
Biri diyecek ki: “Senin yüzünden bu günahlara girdim. Senin teşvikinle bu hatalan işledim. Beni uyarmadın, ikazda bulunmadın. Benimle birlikte oldun.!” Öteki buna karşılık verecek: “Asıl ben senin yüzünden bu duruma düştüm, sen kötü örnek olmasaydın, ben bu günahlann teşvikçisi durumuna düşmeyecektim”. O sırada gelen melekler ikaz edecekler:
– Siz dünyada iken düşünecektiniz bunlan. Biriniz günahı başlattınız diğeriniz de ona destek verip teşvikte bulundunuz. Böylece komşuluk haklarınızı bir birinizi iyiliğe değil de kötülüğe teşvikte kullandınız. Yürüyün bakalım sevapta değil de günahta yardımlaşanların gideceği yere.!
Böylece dünyada can ciğer dostlar, âhirette amansız düşmanlar olarak yürüyecekler hedeflerine doğru.
Sözün özü:
İster düğünlerimizde isterse başka toplantılarda olsun bir birimizi günahlara değil de sevaba;; iyiliğe teşvikte bulunmalı; burada sevimli dost iken orada amansız düşman durumuna düşmemeliyiz»