Her iki Bayram namazının hükmü nedir ve ne zaman kılınır? İslam alemin’de Ramazan bayramı ve Kurban bayramına kutlanan bayramlardır. Ramazan bayram namazının hükmü müslümanların öğrenmesi gereken bir fıkıh ilmidir. Ramazan ve Kurban bayramları Hicretin 2. yılından ıtibaren kutlanmaya başlanmıştır. Ramazan ayının bitiminde bayram sabahı kılınan namaz hanefi meshebi için vâcibdir. Ayrıca Kurban bayram namazı kılınışı‘da hanefiler için vacibdir. Güneş doğup kerahet vakti çıktıktan, yani güneş bir mızrak boyu yükseldikten sonra başlar zeval vaktine kadar devam eder. Bayram namazı farz değil vaciptir. Vacip farz kadar kesin olmasa da yapılması emredilen şeylere verilen isimdir. Bayram namazları ikişer rek`attır ve cemaatla cehrî olarak kılınır. Ezan ve kâmeti yoktur. “Niyet ettim vâcib olan bayram namazını kılmaya, uydum imama” diyerek niyet eder. Lakin Şafi meshebi için Her iki Bayram namazı sünnet-i müekkededir. Vakti ise Güneş doğuşundan öğle vaktine kadardır.
“Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır”(1) mealindeki hadise dayanarak Ramazan ve Kurban bayramları bayram namazlarının kılınmasıyla başlar.
Hz. Peygamber, “Arefe günü, kurban günü ve teşrik günleri biz Müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme içme günleridir”(2) buyurmuştur.
1 Buhârî, İdeyn: 3; Müslim, edâhi:
2 Ebu Davud, Savm:50; Tirmizi, Savm:59; Nesai, Menasik:195.
Bayram Namazı, Önemi Ve Vakti
Müslümanların dini anlamda, cuma dışında iki büyük bayramı vardır: Fıtr ve Azha… Birincisi, Ramazan Bayramına, ikincisi Kurban Bayramına delalet eden isimlerdir.
Bu iki bayramda cumadan farklı şekilde bir kaynaşma, görüşme, selamlaşma, tebrikleşme ve fakirlere yardım elini uzatma; dostları ve yaşlıları ziyaret etme kendini gösterir. Böylece küçüklerin, fakirlerin, muhtaçların daha çok sevindirildiği; büyüklerin daha çok saygı ve ilgiyle ziyaret edildiği bu günlerde şüphesiz ki İslam’ın yüce hikmetleri söz konusudur.
İman ve kültür birliği çerçevesinde kalpler feyiz ve rahmet le dolup taşar; vicdanlar huzura kavuşur; aileler geniş çapta sevgi ve saygı havası içinde kaynaşma ortamı bulur; inanan herkes için bayram huzur, güven, neşe kaynağı olur.
Bunun için bayram günü her müslümanın güzel ve temiz elbisesini giymesi, güzel koku sürünmesi, güzel bir görünüm arzetmesi, daha çok cömert olması ve daha fazla dost ve yakınlarıyla buluşması sünnet kılınmıştır.
Camiye namaza, dostuna ve büyüklerine ziyarete giden mü’minin, -düşman tehlikesi yoksa- silah taşıması mekruhtur.
Mümkün olduğu takdirde camiye yaya gitmek, camiden eve dönerken başka bir yol izlemek, yolda tekbir getirmek de sünnettir.
Bayram günlerinde erken kalkmak, yıkanmak, dişleri temizleyerek misvaklamak, güzel kokular sürünmek, elbiselerin en temiz ve güzelini giyinmek, Hak Teâlâ’nın nimetlerine şükür için sevinçli görünmek, rastladığı din kardeşlerine karşı güler yüzlü olmak, mümkün mertebe çok sadaka vermek, Bayram gecelerini ibâdetle ihyâ etmek bayram âdâbındandır.
Ramazan bayramında namazdan evvel hurma gibi tatlı bir şey yiyerek camiye gitmek; Kurban bayramında ise namazdan evvel hiçbir şey yememek müstehapdır. Hattâ Kurban kesecek kimsenin kestiği kurbanın etiyle yemeğe başlaması daha güzeldir. Bununla beraber namazdan evvel bir şeyler yenilecek olursa bunda bir beis yoktur.
Bayram günlerinde Müslümanların birbirlerini tebrik etmeleri, birbirleriyle müsafahada bulunarak hayır ve mağfiret duaları yapmaları yine bayram edebleri arasındadır. Ayrıca bayram hürmetine dargınlar barışmalı, birbirlerinde hakları olanlar o hakları birbirlerine helâl etmeli, dost ve akraba ziyaretleri yapılmalı, ailenin küçükleri ailenin büyüklerinin ziyaretine giderek ellerini öpüp hayır dualarını almalı, gönüllerini hoş etmelidir.