İman; Cenab-ı Allah’ın, vahiy meleğinin aracılığı ile, Hazret-i Muhammed (sav)’e gönderdiği semâvİ hükümlere kesin olarak inanıp tasdik etmektir.
Bir kimse Kur’ân-ı Kerim ve mütevatir sünnet ile sabit olan bir hükmü inkâr ederse mü’min değildir. Mü’minlere terettüp eden ahkâm da kendisine terettüp etmez. Meselâ oruç, namaz ve benzeri farzları inkâr eden veya içki ve faiz gibi yasaklaRI kısmen de olsa mübah gören kimse, İslâmın hududu dışında kalıp müslümanlarla olan manevî bağı koparmış olur. Bu sebeple müslümanlara varis olamaz, cenaze namazı kılınmaz, müslüman mezarlıklarında defnedilmez ve onlarla evlenemez.
İslama inanmadığı halde kendine, müslüman görüntüsü veren Abdullah bin Ubey, ölüm döşeğinde iken Peygamberimiz ile görüşmek istedi. Bunun için yanına giden Peygamber (sav)’den kendisinin cenaze namazını kıldırmasını istedi. Peygamber (sav) de bu teklifi kabul etti. Öldüğünde Peygamber (sav), cenaze namazını kıldırmak için ayağa kalktı. Fakat İslâma karşı samimi olmadığı için Cenab-ı Hak, Peygambere, onun cenaze namazını kıldırmasını yasaklayarak şu âyet-i kerîmeyi inzâl buyurdu: “Asla onlardan —münafıklardan— ölen kimse üzerine cenaze namazını kılma.”