Bilindiği gibi Suudî Arabistan’da İslâm Bankası kurban kesmek üzere makbuz mukabilinde hacılardan para alıyor ama, kurbanın ne zaman kesileceği belirtilmiyor. İhramdan çıkmadan önce kesilebileceği gibi sonra da kesilebilir. Ancak, hacılardan kahir ekseriyeti büyük şeytan denilen cemreyi taşladıktan sonra nasıl olsa kurbanım ya kesilmiştir, veya kesilecektir, diyerek hemen ihramdan çıkıyor. Hacının, kurbanın kesilip kesilmediğini bilmediği halde kesildiğini tahmin ederek ihramdan çıkması caiz midir?
İmam-ı A’zam’a göre tertibe riayet etmek gerekir. Tertib, önce şeytanı taşlamak, sonra kurban kesmek, sonra da traş olmaktır. Bu tertibe riayet etmeyen kimselerin günaha girmekle beraber, bir kurban daha kesmeleri lâzımdır.
Şâfiî mezhebine ve İmameyn’e göre ise tertibe riayet sünnettir. Mâliki mezhebinde ise tertibe riayet etmek vaciptir. Yani önce taşlayacak, sonra kurban kesecek, sonra traş olacak, bilâhare de Tavâfü’l-İfada yapacaktır. Ancak, taşlamadan evvel kurban kesse veya kurban kesmeden evvel traş olsa bir şey gerekmez (24).
Netice; İslâm bankasının yaptığı şey İmam-ı A’zam’a göre caiz değildir. Ama İmam-ı Şâfiî ve İmameyn’e göre caizdir. Çünkü onlara göre tertibe riayet etmek sünnettir. Ayrıca Şâfiî mezhebine göre kurbanın, kurban günlerinde kesilmesi de vacip olmadığı gibi ihramda iken Arafat’a çıkmadan önce de ve kurban günlerinden sonra kesilse de olur. İmameyne göre te’hir etmez caiz değilse de, te’hir edildiği takdirde bir ceza terettüp etmez (25).
(24) el-Haccu ve’l-Umretu fi’l-Fıkhi’l-İslâmî, s. 110
(25) a.g.e., s. 168