İslâm dinine göre hıristiyan, yahudiler gibi kitap ehli ile mason ve komünist gibi müşrikler arasında dinen herhangi bir fark var mıdır?
İslâm dinine göre, İslâm dininin tümünü veya bir tek hükmünü kabul etmeyip reddeden kimse müslüman değildir. Kur’ân-ı Kerîm müşrikleri küfür ile vasıflandırırken, kitap ehlini de bu vasfın kapsamına almış, yani onlar için de kâfir demiştir. Her iki grup da İslâm hududunun dışında olduklarından ebedî cezaya müstehakürlar. Durum böyle olmakla birlikte kâfirler arasında da bir fark vardır. Meselâ katil, cani, gaddar ve amansız bir din düşmanı olan firavn ile küfürden başka bir suçu bulunmayan ve haddini de aşmayan bir kâfirin durumları arasında mutlaka bir fark vardır. Ebû Talip ile Ebû Lehep’in durumları bir olabilir mi? elbette bir olamaz.
Ebû Lehep Resûlülah’m tebliğini ve risâletini baltalamak için her türlü çareye başvurur ve Resûlüllah’a eziyet etmeye çalışırken Ebû Talip, Resûlüllah’a yardımcı olmuş, onu Kureyş’e ve diğer müşriklere karşı himaye etmiştir. Dolayısıyla hiç bir şeye inanmayan hayatında dinî bir inanca yer vermeyen bir insanla kitap ehli arasında bir fark vardır. Bir çok bakımlardan kitap ehli müslümanlara daha yakındırlar. Buna bir kaç misâl verelim.
1— Asrı Saadet’te müşrik olan Fârisi devleti ile hiristiyan olan Rûm Devleti arasında savaş patlak verdi. Bu sebeple müslümanlar hıristiyan olan Rumların savaştan galip çıkmalarını arzu ediyorlardı. Mekke müşrikleri ise müşrik olan Fârisilerin galip gelmesini arzu ediyorlardı. Fars müşrikleri savaşı kazanınca müslümanlar üzülmüş, öte yandan Mekke müşrikleri de sevinmişlerdi. Bunun üzerine Rûm sûresinin ilk âyetleri nâzil oldu. Bu âyetlerde şimdi kitap ehli her ne kadar yenilmişlerse de ilerde galip geleceği belirtilerek müslümanlann sevineceği müjdelenmektedir.
2— İslâm dininde müslümanlann hıristiyan ve yahudi kadınlarla evlenmeleri caiz görülmüştür. Ancak müşrike kadınlarla evlenmek haram olmuştur.
3— Yine müşriklerin kestiklerinden yemek caiz kabul edilmez iken kitap ehlinin kestikleri müslümanlarca yenilebilmektedir. Kur’ân-ı Kerim’in şu âyeti buna delil olarak gösterilebilir: “Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap verilen kimselerin yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir ve inananlardan, namuslu hür kadınlar ve sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden namuslu kadınlar -zina etmeksizin- gizli dost tutmaksızm namuslu bir biçimde mehir-lerini verdiğiniz takdirde size helâldir. Kim inanmayı kabul etmezse, onun ameli boşa çıkmıştır ve o, ahirette kaybedenlerdendir” (16).
Demek kitap ehli müşriklere nisbetle müslümanlara daha yakındır. Ancak unutulmamalıdır ki her iki taraf da kâfir ve İslâm düşmanıdırlar. İki taraf da İslâmî ve müslümanları yok etmek hususunda yarış içindedirler. Buna rağmen yukarda ifade etmeye çalıştığımız gibi kitap ehli olan yahudi ve hıristiyanlar İslâm’ı ve müs-lümanlan ortadan kaldırmak için bütün güçlerini harcamalarına rağmen, Allah’a ve dine inanmayan müşriklere itibarla müslümanlara daha yakındırlar. Çünkü Kitap ehli müslümanlara düşman bile olsalar Allah inancına sahiptirler, oysa komünist ve mason gibi kimselerin bu inançtan mahrum oldukları malûmdur. Komünizm dinin bir afyon olduğunu savunurken, masonlar da dinin ortadan kaldırılması gerektiğini savunmaktadırlar. Allah’a, dine ve dinin her türlü tezahürüne karşı çıktıklarını söyleyen masonlar bunu çeşitli kongre, bülten ve benzeri çalışmalarıyla ortaya koymuşlardır.
1913’teki Meşrik’i Azam bülteninde: “Biz Allah’ı artık hayat gayesi olarak tanımayacağız. Biz bir gaye yarattık, o gaye de Allah değil, beşeriyettir” denilmektedir. Yine 1900 yılında icra edilen mason kongresinde: “Asıl maksadımız dini kökten kazımaktır” denilmektedir (17). İslâm dinine göre komünist veya mason birisiyle evlenmek caiz değildir. Böyle bir evlilik varsa da mülgadır ve böylesi bir izdivaç hayatı meşrû değildir.
Dipnot
(16) Maide 5
(17) Büyük İslâm Tarihi s. 110