Bir kimse bir kadınla evlenirse yani nikâh akdi yapılırsa Hanefî mezhebine göre şayet münasebet ve halvet olmadan evvel boşanma vaki olursa kadın mehrin yarısına müstahak olur. Münasebet veya halvet olmuş veya olmadan evvel bunlardan birisi vefat ederse mehrin tamamına müstahak olur (67).
Şâfiî mezhebine göre ise kadın mehrin tamamına, ancak münasebet ile müstahak olur. Halvet ve ölüm ile müstahak olmaz (68). Kadın, mehre müstahak olduktan sonra boşanma vaki olursa hiç bir surette mehri geri verilmez. Ancak koca karısına: “Sana verdiğim mehri bana geri verirsen ben seni boşarım…” dese o da getirir ve bunun üzerine o da ona mukabil onu boşarsa, boşanır ve koca o mehre müstahak olur.
“Bir kimse, yüzüne karşı ‘seni boşadım, benden boş ol’ gibi boşamayı ifade eden sözleri şifahî olarak söylemek suretiyle, eşini boşayabileceği gibi, bu sözleri telefon, mektup, mesaj, internet ve faks yoluyla bildirerek de boşayabilir. Söz konusu iletişim vasıtalarıyla boşamak, sözlü olarak yüz yüze boşamak gibi geçerlidir. Ancak, bu durumda kocanın, boşamış olduğunu inkar etmemesi gerekir. Boşamanın yazılı olması halinde ise boşanan kimse, yazının veya mesajın eşinden geldiğinden emin olmalıdır. Bu durumda boşama hükümleri, kadının mektubu okuduğu andan itibaren başlar. Fakat koca eşini daha önce gıyaben boşamış da bunu mektupla haber veriyorsa, boşamanın hükümleri, kocanın boşadığı andan itibaren başlar.”
Dipnot
(67) el-Fetavâ el-Hindiyye, c. 1, s. 203
(68) el-Mühezzeb, c. 2, s. 57