Kadın, gerek kocası ve yakınlarının vefatından dolayı olsun veya çocuklarının vefatında olsun feryat edip saçını başını yolmak suretiyle ağlayamaz, ağlamamalıdır. Çünkü bu İslam ahlakına uymayan cahiliyle adetlerindendir. İnsan, beşer olarak yaratılmıştır ve herhangi bir yakınının ölmesi halinde ağlamaması ve üzülmemesi mümkün değildir. Fakat ağlarken sabrı elden bırakmamalı ve verenin de alanın da Allah olduğunu unutmamalıdır.
Ağlayış sessiz olmalıdır. Resûlullah (s.a.v.) bile çocuklarının veya diğer yakınlarının vefatında çok müteessir olmuş fakat sessiz olarak ağlamışlardır.
Resûlullah {s.a.v.) buyuruyorlar ki: “Feryad-ü figân ederek ağlayan kadın ölmeden önce tövbe etmezse, kıyamette üzerinde katrandan bir gömlek ve uyusdan bir zırh olduğu halde haşrolunur.”
“Ölü, kendi hakkında feryat edilmesi sebebiyle azabolunur.”
“Bir kul herhangi bir musibete uğrar da “İnna lillahi ve inna ileyhi raci’ün” (Biz Allah’ın mülkün-deyiz ve ona döneceğiz.) derse, Allah’ım başıma
gelen musibetin ecrini ver ve bundan daha hayırlısını ihsan et diye dua ederse, Allah onu musibetinden dolayı sevaba nail kılar ve onun yerine daha hayırlı olanını verir.”
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadına üç günden fazla bir ölüye yas tutması helal olmaz. Ancak kocasına karşı dört ay on gün yas tutabilir.”