Tesettürün ölçüsü islam aleminde bir çok bayan kardeşlerimizin merak ettiği konulardan birisidir. Tesettür kuralları ile ilgili bu güne kadar bir çok kitap yazılmış ve çizilmiştir. Bu nedenle bu gün sizler için özellikle tesettürde temel ölçü nedir? makalemizi hazırladık.
Tesettür kavramı mevzubahis olduğunda, toplumda oluşan ilk algı “kadın tesettürü” oluyor. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, Tesettür tarz değildir Yüce Allahın Bir emridir ve kadınlar için farzdır. Çünkü Kur’an tesettürü emrederken kadının ziynet ve cazibesinin örtülmesini istemiştir. İnanç, bir insanın hayatını şekillendiren en önemli değeridir. Ziynet ziynetle örtülünce, karşı cinsin ilgisini çekmesi bakımından kimi zaman daha çekici bir görüntü ortaya çıkabilir. Tabiki bu konuda zorlanan olan hanım kardeşlerimiz vardır. Veya kapanmayan kadınlar vardır. O ayrı konudur.
Tesettürde zorluk, belli şekle mecburluk, hatta mahkumluk söz konusu olmaz. Sadece temel mefhumu gözden kaçırmayalım yeter.
Nedir o temel mefhum? El, yüz dışında vücudun tamamını örtmesi, açık yer bırakmaması, bedene yapışacak kadar da dar olmaması.
Bizi yeni okumaya başladığını ifade eden bir hanım kızımız tesettür konusundaki zorlanmasmı şöyle dile getirmiş:
– Ben de gönülden arzu ediyorum arkadaşlarım gibi tesettüre girmeyi. Ancak çevrem (bir komşu ülkenin simgesi gibi görünen tesettürü hoş karşılamıyor, beni de onlar gibi görmek istemediklerini açıkça söylüyorlar. Ben de kendimi yokluyorum, öylesine bir tesettüre gerçekten de hazır olmadığımı anlıyorum. Bu durumda ne yapayım, kendimi hazır hale getirinceye kadar bekleyeyim mi, yoksa benim de bana göre sevebileceğim bir tesettür şeklini bulmam mümkün mü? Komşu ülkeyi hatırlatan bir tesettür şekline mecbur değil miyim?
Düşüncelerini özetlediğim bu hanım kızımıza hemen ifade edeyim ki, İslâm belli bir ülkenin, coğrafyanın dini değildir. Hatta İslâm, İslâm dünyasına da mahsus değildir. Belki İslâm, bütün insanlığın ihtiyacını karşılayacak genişlik ve bollukta evrensel bir dindir. Öyle olunca da, her seviyede insan, her coğrafyada yaşayan kimse kendine göre bir yer bulabilir İslâm’da. İlle de yapamayacağı, tercih edemeyeceği şekle mecbur ve mahkum değildir. Bundan dolayıdır ki en soğuk iklim olan kutuplardaki hanımlar kendilerine göre bir tesettür şekli bulabilecekleri gibi, en sıcak iklimin hanımları da kendilerine uyan bir tesettür şekli bulurlar.
Bu açıdan bakınca tesettürde zorluk, belli şekle mecburluk, hatta mahkumluk söz konusu olmaz. Sadece temel mefhumu gözden kaçırmayalım yeter.
Nedir o temel mefhum? El, yüz dışında vücudun tamamım örtmesi, açık yer bırakmaması, bedene yapışacak kadar da dar olmaması.
Ne ile bunu temin edecek, ne türlü bir giyimle bunu sağlayacaktır?
İşte burada rahatlık ve genişlik vardır. Hangi türlüsüne kendini hazır bulabiliyorsan, hangisini gözüne kestirebili-yorsan… Çevren, durumun, halin neye müsait bulunuyorsa…
Şüphesiz ki tesettürün de en nihaî şekli, en güzel ve son sının vardır.
Ama bu son sınır başmda iken olmayabilir. Her geçen gün kendini hazırladıkça, çevreyi müsait bulmaya başladıkça inkişaf söz konusu olabilir.
Hiçbir mesele başta en mükemmelinden başlamaz. Başlarken eksikler, noksanlar olabilir. Ama zaman içinde noksanlar ikmal edilir, mahzurlar da giderilebilir.
En iyi, iyinin düşmanı, derler.
İyi vardır. Çok iyi vardır. En iyi vardır.
Bunlar hep iyilerdir; ama kademe kademe.
İnsan en iyisine kendini müsait görmeyebilir. Hatta en iyisiyle başlamaya mecbur ve mükellef de olmayabilir.
– Bir şeyin tümü yapılamıyorsa tümü de terk edilmesi lazım gelmez.
Demek oluyor ki, şu anda hanım kızımız ne türlü bir modayla tesettür etmeye kendini müsait görüyorsa öyle bir giyimle tesettürünü başlatabilir. Şayet eksiklik varsa zaman içinde bunu da telafi imkanı bulabilir.
Rahmetli hocamız ne güzel ümit verirdi bizlere. Hiç unutamadığım bir cümlesini burada tekrar ederek, yazımı bağlamış olayım:
– İslâm senden vazgeçmez, sen İslâm’dan vazgeçmedikçe.
Sözün özü bu olsa gerektir.