Yüz gram ağırlığında birkaç tane bileziği bulunan bir kadın borçludur. Hevâic-i asliye’sinden başka bir serveti de yoktur. Borcunu kapatmak için kendisine zekât vermek caiz midir? Yoksa bileziklerini satması mı icabeder?
Şâfiî mezhebine göre bu kadın borcunu kapatmak için zekât alabileceği gibi bileziklerini satmağa da mecbur değildir (10).
(10) el-Fetavâ el-Kübrâ, c. 2, s. 37
İslâm’ın üzerine bina edildiği beş temel esastan biri olan zekât, İslâm’ın köprüsüdür. Kur’ân ve hadislerde zekât konusunda ciddî teşvikler yer aldığı gibi zekâtın kimlere verileceği ayetle bildirilmiş ve Efendimiz (s.a.s.)’in uygulamaları ile de gösterilmiştir. Kur’ân-ı Kerimde, “Zekâtlar sadece fakirlere, düşkünlere, zekât toplayan görevlilere, kalbleri İslâm’a ısındırılacak olanlara, esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyenlere, borçlulara, Allah yoluna ve bir de muhtaç kalmış yolcu ve gariplere mahsustur. Allah tarafından kesin olarak böyle farz buyuruldu. Allah alîmdir, hakîmdir (her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).” (Tevbe, 9/60) buyurulur.