Günümüzde pek çok hanımlar merak ediyorlar. Acaba bayan saçını kesebilir mi? veya Kadınların saç kestirmesi günah mı? Aslında ilk bakışta basit bir soru gibi gözükmesine rağmen iyice düşünüldüğünde önemli bir soru olduğu anlaşılacaktır. Bir kere şunu söylemek gerekir. Kadınlar saçlarını kazıtamazlar bu şekilde traş olmaları doğru değil ve caiz değildir.
Öncelikle “Müslüman Kadınların Saçlarını örtmeleri ve buna riayet etmeleri Farzdır? Kadının saçlarını kuaför’de erkeklere kestirmesi göstermesi caiz değildir. Çünkü kadın avretini “kendi kadınları” dışındaki kadınlara da gösteremez. Kadınların saçlarını, kendilerine yabancı sayılan erkeklere göstermeleri haram olduğundan bayan berbere/kuaföre kestirmelidirler. Kadını erkekten ayıran en belirgin özelliklerden birisi süslenmesi ve saçıdır. Bu nedenle şuna dikkat etmeliyiz, kadınların saç kestirmenin hükmü erkeğe benzeyecek şekilde tıraş ettirmesi, yani ensesi görünecek derecede kestirmesi, Efendimiz (s.a.s.) tarafından kesin şekilde haram kılınmış ve bunu yapan kadın lânetlenmiştir. Buna dikkat edeceğiz.
Ancak erkeklerin kadınlara benzemesi yasaklandığı gibi, kadınların da erkeklere benzemesi yasaklandığından, kadın saçlarını, erkek saçına benzeyecek ölçüde kısaltırsa bu da haram olur. Kadın ile erkeğin, saç modelleriyle de birbirinden ayrılmaları gerekir.
Meseleye mahremiyet ve tesettür açısından da baktığımızda, uzamış saçların zaman zaman kesilmesinin daha uygun olacağı ortaya çıkar. Zira uzun saçların, eşarbın altından çıkmaması veya toplandığında eşarbın içinde hoş olmayan bir görüntü oluşturmaması için bu şarttır. Bunu’da şu sebepten dolayı söylüyoruz. Saçın başın üstünde topuz yapılması hadisi şeriflerde yasaklanmaktadır.
“Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak bir takım kadınlar gelecek, bunların başlarının üstü, deve hörgücü gibi olacaktır Onlar cennete giremez, cennetin kokusunu bile alamazlar ” (Ebu Davud Libas 125, Cennet 52 )
İşin bir de sıhhi yönü vardır ki, bu da göz önünde bulundurulmalıdır.
Bir muhterem okuyucum, hanımların saçlarının ucundan kesebilecekleri mevzuundaki yazım üzerine, değerli bir mektup göndermiş, mevzuu bir daha yeniden gözden geçirmemi istemekte, bir yanılma olduğu ihtimalini hatırlatmaktadır.
Araştırmacı okuyucumun pek değerli bulduğum mektubunun burada zikri gerekli kısmı şöyledir:
– Kadınların saçlarının uçlarından kesebilecekleri yolundaki izahlarınız üzerine ilgili kitapları inceledim. Oralarda dikkatimi çeken hadîsler ve deliller sizi te’yid etmemektedir. Bilâkis, aksini kaydetmekteler. Meselâ, sizin verdiğiniz kaynaktan Tâc’da kadının başım (tıraş) etmesinin menedildiği zikredilmektedir.
İbn-i Âbidîn’de de saçmı kesen kadmm, günah işlemiş olacağı, hattâ lânete bile uğrayacağı zikredilmektedir. Size itimadım vardır. İlmî mevzuları okuyucuların kolayca anlayacağı seviyeye indirerek ifade ediyorsunuz. Ancak sizin yazılarınıza bakarak saçlarını kesen kadınların da mes’uliyetlerini yükleniyorsunuz. Bu malûmatımı sizlere ar-zetmeyi faydalı buldum. Gerekirse mevzuyu yeniden izah edin, faydalı olur sanırım.
Bana öyle geliyor ki burada karıştırılan yahut açıklığa kavuşturulmasında zaruret olan bir husus var. O da şudur:
– Kadının saçmı (tıraş) etmesi başka, (ucundan kestirmesi) de bir başkadır. İkisinin de hükümleri ayn ayrıdır.
Kadının saçını tıraş ettirmesi, yâni erkeğe benzeyecek şekilde kestirmesi, ensesi görünecek dereceye varan ölçüde kısaltılması, okuyucumun yazdığı hadîslerle kesin şekilde haramdır, günahtır, yapan kadın lânetlenmiş-tir. Bunda hiçbir âlimin ihtilâfı söz konusu değildir.
Ancak tıraş değil de, kısaltmak, yâni saçın ucundan kesmek, aynı şekilde haram değildir, lânetlik fiil cümlesinden sayılmamıştır.
Nitekim, okuyucumun da görmüş olduğu Tâc’daki kayıtta:
Eğer âdet, kadmm saçını kısaltması şeklinde cereyan ediyorsa kısaltabilir, câizdir,” denmektedir.
Bundan başka, hadîsin “AskalânTdeki şerhinde de ay
nen şu ibare vardır ki, mes’elemizin özünü teşkil eder:
Kadınlara saç tıraşı yoktur. Onlara ancak kısaltmak vardır.” (c. 1, s. 316).
Zaten bizim nazara vermek istediğimiz de budur:
– Kadın, erkeğe benzeyecek şekilde saçını tıraş edemez. Ama ucunden kesmek suretiyle kısaltabilir.
Mes’eleye bir başka açıdan bakalım.
Saç kadının ziynetidir. Bu ziyneti örtmesi, nâmahreme göstermemesi farzdır.
Ucundan kesmeyip uzattığı takdirde, bugünkü küçük başörtü ve eşarplarla tam örtülememekte, böylece bir ziynetin ucundan kısaltmaya razı olmazken bir farzın terki söz konusu hale gelmektedir.
Mes’eleye bu açıdan bakınca da, eşarpların alündan taşmayacak şekilde kısaltmakta maslahat vardır. Uzatılan saç şayet eşarptan dışarıya sarkar da açıkta kalırsa, mahrem bir yer açıkta kalmış olacağından, namaza da mani olur, bu saç dışta iken namaz bile câiz olmaz.
Bu bakımdan da, saçm örtü içinde kalması temin edilecek şekilde ucundan kesilmesinde sakınca olmasa gerektir.
Demek ki, bu mevzudaki hadîsler, erkeğe benzeyecek şekilde tıraş olmalara işaret etmektedir. Erkeğe benzemeyecek azlıkta, sadece ucundan kesip kısaltmaya şâmil olmamaktadır. Şayet hiç kesmemeye delâlet etmiş olsaydı, Tâc’da “âdet kesme üzere cereyan ediyorsa, kesmesi câiz olur” kaydı olmaz, aynca “Askalânif’de de “kadınlara tıraş olmak yoktur. Ancak kısaltmak vardır” hükmü konmazdı.
Hem tesettür kolaylığı, hem de sıhhî bakımdan tercih edilen saç kesmeye ait bilgim budur. Mes’eledeki iki cihet ayrılırsa, yanlış anlamalar da önlenir sanırım.