Halkın dilinde, “Kalû belâdan beri İman ettim” şeklinde dolaşan bir söz vardır, bu söz doğru mudur ve manası nedir?
Bu söz doğrudur. Kur’ân-ı Kerîm ile sâbittir. Arâf sûresi 172. âyetlerinde şöyle buyurulmaktadır:”Meal Anlamı: Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir.
Müfessirlerin çoğu bazı hâdislere istinad ederek bunu şöyle açıklıyor: Cenâb-ı Allah Hz. Adem’i yarattıktan sonra zerrecikler halinde bulunan zürriyetini sülbünden çıkararak kendilerine hitap edip buyurdu ki: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” onlar da, “Evet, sen bizim Rabbimizsin” dediler. Bu açıklamaya göre, gerçekten Cenab-ı Allah azimuşşan ile ruhlar arasında böyle bir muhavere vaki olmuştur. Yukarıda da beyan ettiğimiz gibi, bu muhavere ve misak dünyada, Hz. Adem’i yarattıktan sonra olmuştur; ruhların imanı da o zamanda olmuştu. Yalnız İbn Kesır’in de ifâde ettiği gibi bu hususta vârid olan hadîsler, merfû değil mevkûfturlar.
Bunun için selef ve halefin bazı âlimleri “Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Evet, sen bizim Rabbimizsin” tarzındaki soru ve cevap, “kâl” ile değil, “hâl” iledir. Yani Cenab-ı Allah’ın yarattığı bu kâinat, manzûmesiyle rububiyetini ilân edip ispatlıyor ve insanların fıtrat ve duyguları Allah’ın, kâinâtın rabbi ve tek olduğunu kabul ediyor. Yani insan bozulmamış ise, ruh ve duygusunda bu gerçeği bulabiliyor. Demek ki, bu mîsak ve ahd “kavlî” değil, fıtrîdir;
(4) Alûsî C. 15, s. 42
yoksa bu kavlî olsaydı, insanın aleyhine hüccet olabilmesi için vaki olan bu misâkı hatırlayıp bilmesi gerekirdi. Halbuki biz insanlar böyle bir şeyin vaki olduğunu bilemiyoruz.
Kadı Beydâvî de bu kanaattedir, yalnız İbn Hacer el-Heytemî, “el-Fetave’l Hadîsiyye” isimli kitabında, Kadî Beydavî’yi ağır bir dille suçlayarak bu görüşün, âlimlerin çoğunun görüşüne aykırı bir görüş olduğunu ifâde ediyor (5).
Bazı kimseler “Kalû Belâ” meselesini şöyle anlatırlar: “Cenab-ı Allah insanların vücutlarını yaratmadan önce onların ruhlarını ervah âleminde yaratmış ve tümüne hitaben şöyle demiş: “Ben sizin rabbiniz değil miyim?” Onlar da cevaben “Belâ” yani, “evet” demişler. O zaman da ruhlar Allah’a iman ederek O’nun birliğini ve rabları olduğunu ilân etmişlerdir. Bu söz her ne kadar yaygın bir halde ise de esası yoktur. Aynca Ayet-i Kerîme bunu yalanlamaktadır. Çünkü yukarda belirttiğimiz gibi âyetin manası Rabbin Adem oğullarının sülbünden soyunu çıkanp onlara: “Ben sizin rabbiniz değil miyim?” demiş. Yani Allah Hz. Adem’i ve oğullarını yaratıp dünyaya yerleştirdikten sonra bu soru ve cevap vaki olmuştur. Ruh alemini müsbet veya menfi olarak asla dile getirmemiştir.