Arapçada arabûn veya urbân şekilde telaffuz edilen kaparo ön ödeme ve bağlanma parası anlamına gelmektedir. Diğer bir anlamı kaparo, alım satım muamelesinde müşteri,parayı peşin vermediği zaman malın satılmış olduğu kesinleşsin diye verilen bir miktar paradır. Yani bir nevi ön ödemedir. Yani kaparo, ‚satıcının değil, müşterinin muhayyer olduğu bir satıştır ve muhayyerliğin süresi belli değildir. İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu kaparo parasını caiz görmez.
Hanefî, Şafiî ve Malikî mezheplerine göre kaparo almak caiz değildir. Hanbelî mezhebine göre caizdir. Örneğin ben bu evi veya kitapları size satarken daha sonra bu alış verişten dönmemek için ve bu işin kesinleşmesi için sizden yirmi bin veya yüz bin lira alıyorum. Siz, bu işten vazgeçtiğinizde bu aldığım para bende kalıyor. İşte kaparo budur. Sadece Hanbelî mezhebine göre caiz olan kaparo için bugün pek çok tacir ve şirket şöyle diyor: Kaparo alarak müşteriyi bağlayamazsak, çok mağdur olacağız.
Bir şey satıyoruz. Müşteri bunu bugün yarın götürmesi gerekirken götürmüyor, beş-altı gün bekletiyor, ondan sonra da zarar ediyoruz. Bu sebeple almak zorunda olduklarını söylüyorlar. Karşılıksız alman bir para olduğundan en güzeli müşteri akde uymamış da olsa, kaparoyu iade etmektir.