Bir kimse birisine bir miktar para verir. “Şu para ile alış-veriş yap, ne kadar kazanırsan senin olsun. Yalnız her ayda şu kadar para bana vereceksin, ziyan ettiğin zaman da beni ilgilendirmez” dese, o adam da kabul etse böyle bir mu’amele caiz midir?
Bu şart ile yapılan müdârebe akdi fasit olup, alınan para haramdır, dinen bütün kazanç sermaye sahibine ait olup, çalışana da ücretü’l-misl verilecektir (al-Fetava’l-Kübrâ c. 3, s. 111)
Mudarebe şirketinde, ortakların bir kısmı sermaye verir, bir kısmı da iş yapar. Kâr, önceden sözleşilen oranda paylaşılır. Mesela, (Sermaye verenlere kârın % 45’i, iş yapanlara % 55’i verilir) denmişse ve şirket de o yıl 100 milyar lira kâr etmişse, 45 milyarını sermaye verenler, 55 milyarını da iş yapanlar alır. Sermaye, iş yapanlara emanettir. (Mecelle şerhi)
Finans kurumu, % 60 kâr etse, müşterisine % 70 verse günah olmaz. Herkes dilediği kimseye, dilediği kadar hediye verebilir. Bir finans kurumu, % 60 kâr etse, müşteriye % 59 verse günah olur, kul hakkı geçer. Yani aşağı veremez; fakat daha yüksek kâr verebilir.
Bir kimse, parasını onda bir hisse olarak kâr ve zarara ortak olmak üzere bir bakkala veya bir eczacıya verse, kârın onda birini almak, zararın onda birini vermek gerekir. Finans kurumları da böyledir. Banka zarar etse de verir. Fakat finans kurumları zarar edince, (Zarar ettik. Kâr vermiyoruz) diyebilir. Zarar etmedikleri için demiyorlardır. Zarar ettikleri halde, bankaların verdiği kadar, bir kâr verse, yine caiz olur. Herkes, istediğine istediği kadar hediye verebilir.