İslâma göre her hangi bir kimsenin kazancı gayri meşru ise ona karşı devletin yapması gereken şey nedir; bu kazanç kendisine bırakılabilir mi?
Gayri meşru; Şeriata uygun, şeriatca yasaklanmayan davranış. İslam hukukunda farz, vacib, sünnet, müstahab ve mübah olarak tanımlanan davranışları belirtir. Şerî, helal, caiz kelimeleri de meşru ile aynı anlamı karşılar. Gayri meşru deyimi ise meşru olmayanı, İslam şeriatında haram ve mekruh olan davranışları dile getirir.
İslâma göre içki, kumar, riba ve fuhuş gibi gayri meşru yollarla kazanç sağlanmışsa devletin yapması gereken şey gayri meşru kazancı müsadere edip haksız kimsenin elinden almaktır. Badema hak sahibi biliniyorsa o hakkı kendisine geri verilir. Bilinmiyorsa ya beytül male devir edilecek veya fakir ve muhtaç kimselere aktarılacaktır.
Hz. Ömer bir dilencinin, ihtiyacından fazla dilenip yiyecek stok ettiğini öğrenince onu müsadere etti ((3) el-Fıkhu’l-İslâmî ve edilletühü)
İslâm’a göre bir fiilin meşru olup olmadığı İslâm Hukukunun kaynakları (Edille-i Şer’iyye) dediğimiz Kitap, Sünnet, İcma’ ve Kıyasla bilinir. Meşru olup olmadığı hakkında bu kaynaklarda açık bir hüküm yoksa, fayda-zarar (maslahat) ve zaruret gibi hususlar gözönünde tutularak içtihad yapılır.