“Keffaret” sözlük anlamı olarak örtmek, silmek manasındadır. Kişi ifa edemediği ibadetleri keffaret ile yerine getirir. Mesela kişi yerine getiremediği ibadetleri imkanı var ise yerine getirmiyorsa Allah’a karşı asi olur; Ancak kişinin imkanı yoksa ise Rabbine tövbe ve istiğfarda bulunacaktır. Peygamber efendimizin Ramazan’da eşiyle cinsel ilişkide bulunan kişinin durumu bizim için en güzel örnektir. Yukarıda verdiğimiz sorunun cevabıda Evet keftaret aynı zamanda bir ibadet mahiyetindedir. Bundan dolayı günahkârın affına vesile olur.
Peygamberimiz zamanında cereyan eden ve oruç kefâretinin gerekçesi olan olay şudur:
Bir adam “Mahvoldum” diyerek Peygamberimiz’e gelmiş ve ramazanın gündüzünde eşiyle cinsel ilişkide bulunduğunu söylemiş, bunun üzerine,
Peygamberimiz;
– Köle âzat etme imkânın var mı?
– Hayır, yok.
– Peş peşe iki ay oruç tutabilir misin?
– Hayır. Bu iş de zaten sabredemediğim için başıma geldi.
– Altmış fakiri doyuracak malî imkânın var mı?
– Hayır.
Bu sırada Peygamberimiz’e bir sepet hurma getirildi. Peygamber bu hurmayı adama vererek yoksullara dağıtmasını söyledi. Adam “Bizden daha muhtaç kimse mi var?” deyince Peygamberimiz gülümseyerek “Al git, bunları ailene yedir” diyerek adamı gönderdi (Buhârî, “Savm”, 30; Müslim, “Sıyâm”, 81; Ebû Dâvûd, “Savm”, 37).
Bilerek ve isteyerek kaçınılması gereken üç şey (yeme, içme, cinsel birleşme) dışında bir sebeple orucun bozulması durumunda kefâret gerekmeyip sadece kazâ gerekir.