Cenaze Namazı Nasıl Başladı Kimlerin Cenaze Namazı Kılınmaz
Cenaze namazı farz-ı kifâyedir. Cenaze namazı Peygamberimizin açıklamasına göre müminlerin birbirlerinin üzerindeki haklarından biridir. Müslümanların ölen din kardeşlerine karşı yerine getirmeleri gereken dinî vecîbelerin başında cenaze namazının kılınması ve bunun için gerekli hazırlıkların yapılması gelmektedir. Cenaze namazı ölen kimse için kılınır. Ölü için yapılan duadır. Müslüman kardeşin günah ve kusurlarının bağışlanmasını Allah’tan dilemek, ona son vazifeyi yapmak için cenaze namazı kılınır.
Namaza duracak olan müslümanların yönü kıbleye gelecek şekilde, cenaze ön tarafa konulur. Cenaze namazının rükûnleri, dört tekbir ile kıyamdır. Selâm vermek vacibdir. Cenaze namazında rükû ve secde yoktur. Kerahat vakitlerde kılınmaz. Cenaze namazı için de abdest almak gereklidir.
Bilindiği üzere ilk cenaze namazı ilk insanla başlamış, son insana kadar devam edeceği Peygamberimizin işaretinden anlaşılmıştır.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, Âdem Aleyhisselâm’ın vefatından sonra Cennet’ten kefen getirip gasil ve kefenleme işlerini yaptıklarını, Cebrail Aleyhisselâm’ın imam olup cenaze namazını kıldırdığını, oğlu Şit ve diğerlerinin de buna şahit olduğunu bildirmiştir.
Nitekim cenaze namazı kılıp defni yaptıktan soma Cebrail Aleyhisselâm şöyle demiştir:
– Âdemoğullan! Bundan böyle cenazelerinizi böyle yıkayacak, böyle kefenleyip, böyle namaz kılacak, böyle kabir kazarak defnedeceksiniz!
Nitekim alâkalı fıkıh kitaplarında denir ki:
– Cenazeyi önce yıkamak, soma kefenleyip namazım kılmak, daha sonra da kabir kazarak defnetmek, sünnet-i kadimedendir. Yâni çok eski âdettendir.
İslâm dininin zuhuruna kadar gelen bu âdet, Medine’de nazil olan bir âyetle kesin şekilde farz kılınmıştır. Rabbimiz: “Onların üzerine namaz kıl. Senin namazın onlara (mü’minlere) sükûnet ve huzur verir” buyurmuştur.
Kimlerin cenaze namazı kılınır, kimlerin kılınmaz?
İntiharın büyük günah ve vebali mucip oluşundan dolayı bazı âlimlerimiz, cenaze namazı kılınmaz diyecek kadar ileri bir hükümle intiharın günahlığma işaret etmişlerdir.
Cenaze namazı kılınmayacak!arın arasında haksız yere ana-babasım öldürenler de vardır. Bunlar bu suçlarından dolayı kısas yapıldıklarında namazları kılınmadan defnedilirler.
Habil’i öldüren Kabil, cenazeyi ne yapacağını şaşırmışken, Rabbimizin gönderdiği iki kargadan birinin diğerini öldürüp eştiği yere gömdüğünü gördü. Böylece ölenleri gömme âdetini kar-ganın hareketinden öğrendi.
Rivayete göre Adem Aleyhisselâm evlâtları arasındaki bu kıtal hâdisesinden sonra yüz sene yaşadığı hâlde, tek defa gülmemiş, işlenen cinayetin te’sirini bir asır boyunca ruhunda hissetmiştir.
Günahkâr da olsa Müslüman olduğu bilinenlerle İslam ülkesinde ölmüş veya öldürülmüş ve dinine ilişkin herhangi bir bilgi bulunamayanların cenaze namazı kılınır.
Peygamberimizin, zina gibi büyük günah işleyen kişinin cenaze namazını kıldığı kaynaklarda zikredilmektedir. (Müslim, Hudud, 24 (1696).
Allah Teâlâ, gerçek yüzlerini açıkladığı bir kısım münafıklarla ilgili şöyle buyurmaktadır:
وَلَا تُصَلِّ عَلَى أَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ أَبَدًا وَلَا تَقُمْ عَلَى قَبْرِهِ إِنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَمَاتُوا وَهُمْ فَاسِقُونَ
Ey peygamber! O münafıklardan, ölen kimsenin asla namazını kılma, mezarı başında da ne maksatla olursa olsun, durma sakın. Çünkü onlar, Allah’ı ve O’nun elçisini inkâr ettiler ve ilâhî buyrukları hiçe sayarak çiğneyip can verdiler. (Tevbe, 9/84)
Kâfirlik, Allah’ı ve elçisini görmezlikten gelmektir. Ayeti kerime, kâfir olduğu bilinenlerin cenaze namazını kılmayı ve onlar için kabre kadar gitmeyi yasaklamaktadır.