Bismillahirrahmanirrahim öncelikle Allah sizlere yalnış bilgi vermekten korusun ve Allah’a sığınıyoruz. Biliyorsunuz ki corona virüsü dünyada bir çok ülke ve şehirlerine bulaşmıştır. Bir çok insan bu hastalığa yenilerek ölmüştür. Hal böyle olunca dünya sağlık örgütü de koronavirüs aşısı veya ilacını yapmaya çalışıyor. Bu nedenle tabiki herşeyin başı tedbirdir. Tedbirimizi aldıktan sonra tevekkül Allah’tandır. Tedbir ile dua çok daha mahbul ve kabule yakındır. Lakin evvela koronavirüs tanımını yapmakla başlamakta fayda var. Korona virüs nedir? veya corona virüsün belirtileri nelerdir.
Corona (Korona) virüsü hayvanlar arasında yaygın olan büyük bir virüs grubudur. Dünya üzerinde ilk kez 1960’lı yıllarda görülen Covid-19 olarak adlandırılan virüs, koronavirüs ya da corona virüsü adıyla biliniyor. Üst solunum yolu hastalıkları belirtilerinden bazıları olan burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı ve ateş virüsün belirtilerindendir. Bu belirtilere ilaveten COVID-19 nısı için, son 14 günde hastalığın görüldüğü ülkelerden(Çin, Kore gibi uzak doğu ülkeleri, İran vb) gelmiş olmak yada hasta biriyle yakın temas öyküsü olması gerekmektedir. Bu virüsler bazen zatürre gibi alt solunum yolu hastalıklarına yol açabilir. Bu durum kalp-akciğer hastalarında, bağışıklık sistemleri yetersiz kişilerde veya yaşlılarda daha sık görülür. Virüsün teşhisi için klinik belirtileri hafif olduğundan laboratuvar testleri genellikle çok sık kullanılmaz. Ancak hekim gerek gördüğünde polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile virüsün genetik parmak izine bakılan laboratuvar testleri kullanılabilir.
”Allah, şifasını vermediği hiçbir hastalığı yaratmamıştır. Onu bilen bildi, bilmeyen de bilmedi.” (Buhari, Kader, 4) hadis-i şerifini ele alacak olursak, kainattaki tüm varlıklarda görülen hastalıkların aslında onu iyileştirmeye yönelik bir tedavisinin olduğunu çok net bir şekilde anlayabiliriz. Burada ince düşünmemiz gereken asıl mesele ise Allah (c.c)’un kaderimizde yazdığı hayırlı ve şerli olaylara karşı nasıl bir bakış açısı ile baktığımızdır. Öncelikle gereken bütün tedbirlerimizi aldıktan sonra aşağıdaki duaları okuyup Yüce Allaha sığınacağız.
Her sabah namazından sonra Yasin süresi 58. ayeti okuyanlar Allah’ın izni ile veba, taun ve kolera gibi bulaşıcı hastalıklardan hiçbirine yakalanmaz Biiznillah.
“Şifâ âyetleri” şunlardır: Tevbe’sûresi, on dördüncü âyetinin sonu, Yûnus sûresi, elli yedinci âyetinin ortası, Nahl sûresi, altmış dokuzuncu âyetinin orta kısmı, İsrâ sûresi, seksen ikinci âyetinin baş tarafı, Şü’ârâ sûresinin sekseninci âyeti, Fussilet sûresi, kırk dördüncü âyetinin orta yeridir.
Tevbe Sûresi, 14 âyet okunuşu : Ve yeşfi sudûre kavmin mu’minîn. (mu’minîne).
Anlamı : “Allah, mümin bir topluluğun kalplerine şifa versin/gönüllerini ferahlatsın!” (et-Tevbe, 14)
Yûnus, 57 âyet okunuşu : Ve şifâun limâ fîs sudûri. (sudûrin)
Anlamı : “…Gönüllerdeki dertlere şifâdır…” (Yûnus, 57)
en-Nahl, 69 âyet okunuşu : Yahrucu min butûnihâ şarâbun muhtelifun elvânuhu fîhi şifâun lin nâs(nâsi), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûn. (yetefekkerûne)…
Anlamı : “…Onların (arıların) karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır…” (en-Nahl, 69)
İsrâ 82. âyet okunuşu : Ve nunezzilu minel kur’âni mâ huve şifâun ve rahmetun lil mu’minîne (mu’minîn)….
Anlamı : “Biz, Kur’ân’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifâ ve rahmettir…” (el-İsrâ, 82)
Şuarâ, 80. âyet okunuşu : Ve izâ maridtu fe huve yeşfîni.
Anlamı “Hastalandığım zaman bana şifâ veren O’dur.” (eş-Şuarâ, 80)
Fussılet, 44. âyet okunuşu : Kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâun (şifâ’)…
Anlamı “…De ki: O, (Kur’ân) inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifâdır…” (Fussılet, 44)
TÜRKÇE OKUNUŞU : (Allahumme sekkin sadmete kahremanil ceberûti billatîfeti ennâziketi min feyezânil melekûti hattâ netesebbesü bi ezyali lûtfike ve nağtasimü bike min nuzûli kahrike yâ zel kudretil kâmileti venni ‘metişşâmiletî yâ zel celâli vel ikrâm.
Allahummekfînî, şerratta’ni vettâûni ve emhilnâ ve ammirnâ ve a’mir binâ menâzilenâ velâ tühliknâ bi zünûbinâ Hayyün, Samedün, Bâkî, velehü kenefün vâkî, dehelnâ fi kenefin vestecernâ bi Muhammedin Resûlillahi, vel hamdülillâhi vahdehü.
DİPNOT
6. Mecmûatu*¡-Ahzab, c. 1, s. 586.