Kur’ân-ı Kerîm’i ücret mukabilinde okumak caiz midir? Peygamberin (sav) zamanında ölü için Kur’ân-ı Kerim okunur muydu?
Kur’ân-ı Kerim’i tilâvet etmek büyük ibâdetlerden biridir. Cenâb-ı Hak muhtelif âyetlerde Kur’ân-ı Kerim’i tilâvet eden kimseleri medh ve senâ ederek büyük mükâfatlarla mükâfatlandıracağını va’d ediyor. Peygamber (sav) de Kur’ân-ı Kerîm’in her harfi için on hasene olduğunu müjdeliyor. Yalnız başkası için Kur’ân-ı Kerim’i tilâvet etmek hususunda ihtilaf vardır. İmâm Şâfi’î ile birçok ashâb; namaz, oruç ve zekât gibi ibadetler başkası için caiz olmadığı gibi tilâvet de başkası için câiz olmaz diyorlar (54).Kur’ân-ı Kerim’i tilâvet etmek büyük ibâdetlerden biridir. Cenâb-ı Hak muhtelif âyetlerde Kur’ân-ı Kerim’i tilâvet eden kimseleri medh ve senâ ederek büyük mükâfatlarla mükâfatlandıracağını va’d ediyor. Peygamber (sav) de Kur’ân-ı Kerîm’in her harfi için on hasene olduğunu müjdeliyor. Yalnız başkası için Kur’ân-ı Kerim’i tilâvet etmek hususunda ihtilaf vardır. İmâm Şâfi’î ile birçok ashâb; namaz, oruç ve zekât gibi ibadetler başkası için caiz olmadığı gibi tilâvet de başkası için câiz olmaz diyorlar (54) Muğni’l-Muhtâc c. 3, s. 70.
Hanefi uleması ile Şâfi’î ulemasının bir kısmı du’aya kıyas etmek suretiyle başkası için Kur’ân-ı Kerim’i okumak câizdir diyorlar. Ancak Şâfi’î mezhebine göre kabristanda ve meyyit’in yanında Kur’ân-ı Kerim’i okumak rahmetin inmesine vesile olduğu için birisini kalbden hatırlayıp “Kur’ân-ı Kerîm’in sevâbı kadar filan adama ver” diyerek duâ etmek de hatırlanan adamın (kimsenin) rahmete mazhar olmasına vesile olur. Ve bu takdirde tilâvet ücreti alınabilir ((55) Tuhfetü’l-Muhtâc, c. 6, s. 158). Ama Hanefi mezhebinde ise tâ’at ve ibâdet karşılığında ücret almak haram olduğundan Kur’ân-ı Kerim’i menfa’at karşılığı okumak câiz değildir. Ücret alan da, mes’ul, veren de mes’uldür. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor: “Kur’ân-ı Kerim’i tilâvet ediniz. Fakat karşılığında ücret alıp menfa’at sağlamayınız.”
Ancak Hanefî mezhebinin son âlimleri ezân, imâmet, va’z ve Kur’ân-ı Kerîm öğretmek mukabilinde ücret almaya cevaz vermiş
lerdir. Çünkü ücret mukâbilinde mu ayyen kimselere bu vazife yaptınlmazsa vazife aksaklığı olacak ve şeair-i İslâmiyyenin ortadan kalkmasına sebep olacaktır.(56) al-Fıkh ‘ala’l-Mezâhib al-arba’a c. 3, s. 127, Resâili İbn Abidin s. 158-171..
Peygamber (sav)’in zamanında ölü için Kur’ân-ı Kerîm okunduğuna dair sahih bir hadis varid olmamıştır. Ancak yukarda belirttiğim gibi Hanefi ulemâsı, du’âya kıyasla, ölmüş olan kimse için okunur diye hüküm etmişledir. Hülâsa: Hanefi mezhebinde imâmet, ezân ve tedris dahil, her ibâdet mukabilinde ne ücret alınır, ne de verilir. Übey bin Ka’b diyor ki: Birisine Kur’ân-ı Kerîm’i öğrettim. O da bana bir yay hediye etti, durumu Peygamber’e (sav) naklettim. Bu münâsebetle Peygamber (sav) buyurdu ki: “Almışsan, ateşten bir yay almış olursun.” Bunun üzerine yayı geri çevirdim ((57) İbn Mâce.). Peygamber (sav) bir hadisinde de şöyle buyurmuştur: “Kur’ân-ı Kerîm’i okuyunuz ve dileklerinizi Allah’ı götürünüz. Sizden sonra öyle kimseler gelecek ki Kur’ân-ı Kerîm’i okuyacak ve halka el açacakar” ((58) Tirmizî).
Fakat ulemâ-yı müte’ahhirîn, (Hicretten üçyüz yıl sonra gelen ulema) beytü’l-malın (devlet hâzinesinin) yardımı kesilip dine bağlılık gevşedikten sonra, imâmet, ezân ve tedris gibi İslâm’m şi’ân sayılan ibâdetler mukabilinde ücret verildiği takdirde bunların ihmale uğrayıp ortadan kalkması endişesi ile ücret almaya ve vermeye cevaz vermişlerdir ((59) Resâil-i İbn Âbidin s. 158).
Ama İslâm’ın şi’ân değil, şahsi ibâdet sayılan Kur’ân-ı Kerim tilâvet etmek gibi bir ibâdet mukabilinde asla ücret almak ve vermek câiz değildir ((60) İbn ‘Âbidin c. 5, s. 34-35). Ma’alesef zamanımızda para ve çıkar için öyle şebekeler kurulmuş ki, ses sanatkârlarına rahmet okutuyorlar, halkı soyup soğana çeviriyorlar.