Aşağıda sıralanan altı âyet-i kerime şifa âyetleridir. Bu âyetler hem hastaya okunur, hem de bu âyetler bir kağıda yazılarak sulan hastaya içirilir. Her hastâbğa şifadırlar. Bilhassa ruh sıkıntısına karşı, gönül ferahlığı için bire birdir. Bu tecrübe edilmiştir. Yetişkin bilginlerin verdikleri kesin haberlerle bu durum anlaşılmıştır.
(Mevâhib-i ledünniyye) ikinci cildde diyor ki, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” üç dürlü ilâc kullanırdı: Kur’ân-ı kerîm veyâ düâ okurdu. Fen ile bulunan ilâcları kullanırdı. Her ikisini karışık kullanırdı. (Kur’ân-ı kerîmden şifâ beklemiyene şifâ nasîb olmaz) buyururdu.(Fâtiha) sûresini okumanın, hastalıklara şifâ olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler (Beydâvî) ve (Çerhî) tefsîrlerinde ve Senâullah-ı Dehlevî “rahmetullahi aleyh”in yazdığı (Tefsîr-i Mazherî)de yazılıdır.
Hastaya şifâ için, yetmiş istigfâr okumalı, temâm olunca, başı üzerine üfürmeli ve kısa bir düâ etmelidir.
İmâm-ı Kuşeyrî “rahmetullahi aleyh” buyuruyor ki, Kur’ân-ı kerîmdeki altı şifâ âyetini bir tabağa yazıp, su koyarak eritilir. Hasta içerse Allahü teâlâ şifâ ihsân eder. Âyet-i kerîme ve düâ elbette şifâ verir. Fekat şartların gözetilmesi de lâzımdır. Okuyanın veyâ yazanın ve hastanın buna inanması şartdır. Hastanın, zararlı olan gıdâlardan, şübheli ilâclardan perhîz etmesi, soğukdan sakınması, lüzûmlu şeyleri yapması, harâmdan, zulmden sakınması lâzımdır. Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâyı unutarak, gafletle edilen düâ kabûl olmaz) buyuruldu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz hasta olunca, (Kul e’ûzü)leri okuyup, kendi üzerine üflerdi.
(Bismillâhirrahmanirrâhim:, Ve yeşfi sudûre kavmin mü ’minine. Ve şifâün limâ fissudûri ve hüden ve rahmeten lil mu’minine. Yehrucu min butûnihâ şerâbun muhtelifun elvâ-nuhu fihi şifâün linnâsi, inne fi zâlike leâyeten likavmin yetefekkerûn. Ve nünezzilü minel Kur’âni ma hüve şifâün ve rahmetun lil mü’minine. Ve izâ me riztü fehuve yeşfini. Kul huve lillezîne âmenû hüden ve şifâün.)
“Mü’minler zümresinin göğüslerini ferahlandırsın” (Tevbe, 14)
“Gönüllerde olan dertlere bir şifa, mü’minler için bir hidâyet ve rahmet gelmiştir.’’ (Yûnus, 57).
“Onların (arıların) karınlarından renkleri çeşitli şerbet çıkar ki onda insanlar için şifa vardır. İşte bunda da tefekkür edecek bir zümre için elbette âyetler vardır. ’ (Nahl, 69).
“Biz Kur’an’dan mü’minler için şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz. ” (İsra, 82).
“Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur.” (Şûrâ, 30)
“Onlara söyle: O Kur’an iman edenler için hidâyet ve şifâdır. ” (Fussi-let, 44)