Kur’ân-ı Kerîm’i öpmek, bir meclise getirildiği zaman onun için ayağa kalkmak câiz midir?
Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, mushafı öpmek şeklinde bir ibadet yoktur. Mushafa saygı olarak yapılmasında ise bir sakınca yoktur. Bu bir saygı olarak yapıldığında inşaallah saygıdır. Kuranı kerim okumanın da bir üsulü adabı vardır. Tıpkı Kur’anı Kerim’de Nahl suresi 98 ayeti kerimesinde yüce Rabbimiz buyuruyor ki:
Nahl Suresi 98. Ayet Meali : Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.
Bu nedenle Kur’an-ı Kerimi öpmek öncelikle içindeki bütün Allahın emirleri buyurdukları başım üstüne hepsini kabul ediyorum diye saygı verilmesi çok daha yerinde olacaktır.
Evet yine alyını çizerek söylüyoruz. İbadet olarak değil, hürmeten öpülür.
Şüphesiz Kur’ân-ı Kerîm, İslâm’ın mukaddes kitabı olup kendisine tâzim edip saygı göstermek gerekir. Yalnız ona karşı yapılan tâzim ve saygı onu anlayarak okuyup ahkâmını tatbik etmek, rûh ve kalblerde onu işlemektir. Sadece zevâhiri kurtarmak kâfi gelmez. Peygamber (sav) ile nürânî cemâati, daha fazla buna ehemmiyet vermişlerdir.
Kur’ân-ı Kerîm ile âmel etmeyip hududunu aşmak, sonra onu öpüp bir meclise geldiği zaman onun için ayağa kalkmak ve baş üstüne koymak anlamsızdır. Hattâ mânen onu alaya almaktır. Kur’ân-ı Kerîm’i en fazla seven ve onu tatbik eden Peygamber (sav) ile ashâbı Kur’ân-ı Kerîm’i öpmedikleri gibi onun için ayağa da kalkmamışlardır. Bununla beraber Kur’ân-ı Kerîm için ayağa kalkmanın ve onu öpmenin iyi bir şey olduğunu söyleyen fakihler de olmuştur.
“Gunye” kitabında Kur’anı Kerimi öpmek bid’at kabul edilmiştir. Fakat Hazreti Ömer her sabah kalkınca Kur’anı Kerimi öper ve: “ Rabbimin ahdi ve Rabbimin kitabı” derdi.
Hazreti Osman, her sabah Kur’anı Kerimi öper ve yüzüne sürerdi.