Kur’anı Kerim’de geçen bir duayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ki bu dua herkesi ilgilendiren bir dua olduğunu düşünüyorum.
Bazılarınız, bu duayı duymuş olabilirsiniz, ama bunu yine tekrarlayacağız!
“Eğer öğüt fayda verecekse öğüt ver.” Umarım bu öğüt bizim için ve sizler için faydalı olur.
Kur’anı Kerim’de iki kelimeyle ifade edilen güçlü bir ifade vardır. Göz aydınlığı.
Bir çok durumda sözü geçmiş, hatta Hz peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem bir hadisinde de yer almıştır.
Ayette nasıl kullanıldığını açıklamadan önce eski araplar, bu ifadeyi nasıl kullanıyorlardı ona değinmek istiyorum.
Bu bir söz sanatı. Bu yüzden, kelime manasıyla anladığımızdan çok daha fazlasını ifade ediyor.
Fazla teknik olmadan açıklayacağız inşaallah.
Arapça deyimlerde iki ifade vardır: Mutluluk gözyaşları ve hüzün gözyaşları.
Bilmenizi istediğim iki şey bu: Arapların, iki söz sanatı vardır, mutluluk gözyaşları ve hüzün gözyaşları.
Bir kişi, üzüntüden, acı çektiği için, başına gelen bir beladan dolayı ağlıyorsa, ona bakarlar ve araplar, bu kişinin gözleri üzüntüden yaşarmış derler.
eski Arapçada en kötü beddualardan biridir, birine beddua etmek istiyorsanız,
Allah seni üzüntüden dolayı ağlatsın, hayatında başına gelebilecek en büyük acıyla imtihan ol, derler.
Tabi Allah bizi böyle bır durumdan sakındırsın korusun inşaallah.
Evet peki bunun tam tersi nedir? Mutluluk gözyaşları.Üzüntünüz, acınız, kederiniz tamamen ortadan kalkar ve huzur, sakinlik, mutluluk hakim olur.
Devam etmeden önce mutluluk ve hüzün gözyaşlarıyla ilgili basit bir örnek verelim.
Havaalanında olduğunuzu hayal edin. Bir anne oğul ve bir başka anne oğul var. Bu anne, oğluna veda ediyor, oğlu başka bir yere gidiyor.
Diğeri, başka bir yerden gelen oğlunu karşılıyor. Her iki anne de ağlıyor. ama biri mutluluktan ağlıyor, diğeri üzüntüden.
Biri, yıllar sonra oğlunu gördüğü için mutluluk gözyaşları döküyor.
Diğeri, oğlunu uğurladığı için hüzün gözyaşları döküyor.
ŞİMDİ FARKI ANLADINIZ MI? Devam etmeden önce bir kaç bağlamdan daha bahsedelim.
Arabistan’da bir şair, “BENİM KABİLEMİN GÖZLERİ HER ZAMAN ÜZÜNTÜDEN YAŞARACAK.” demiştir.
Bir kum tepeciğinde, kendi aşiretini rencide eden kabile reisini öldürmek için bekliyorlar: aynı zamanda şiir yazıyor. Çok zamanı var Galiba.Hançerime bu adamın kanı bulaşana kadar kabilemin gözleri her zaman üzüntüden yaşaracak, diyor.
Bu adamı öldürdüğümde, kabilemin gözleri mutluluktan yaşaracak.
Öfke, sinir, aşağılama gibi duygular bu adamın ölümüyle yok olacak, ve kabilemin mutluluk gözyaşları dökmesi için bunu yapmalıyım, diyor.
Yani sinirden, öfkeden ve kötü duygulardan kurtulmak için bir araç olarak kullanıyor.
Arap edebiyatı’ndan son örnek. Çok güzel bir ifade. Araplar, çölde çok seyahat ederler. Ve kum fırtınası olur.
Kum fırtınasında, yüzlerini sararlar çünkü kum yüzlerini kaplar.
Yüce Allah, develeri harika bir şekilde yaratmıştır. bindiği devenin göz kapakları kumu engeller ve tutar. Ve lütfen eğer bu yazıyı okuyorsanız develerin belgeselini izleyin.
Evet göz kırpmasına bile gerek yok. gözlerinin önünde bir ört vardır, kumu engeller ve tutar.
Bizim gözlerimizde örtü sisitemi yoktır, ama develerde var. Ayrıca binici, gözlerini kapatamaz, değil mi?
Gözlerini kapatırsa ne olur? Nereye gittiğini bilemez. Gözleri o nedenle açık turmak zorundadır. Nihayet, bir mağara bulur. Bir sığınak bulur. Ve ilginç bir şekilde şöyle der: sonunda gözlerim, mutluluktan yaşaracak.
Edebiyatta, fırtınadan korunacak bir sığınak bulmakla gözlerin mutluluktan yaşarması eşit tutuluyor.
Bu ifadenin ne anlama geldiğini anlamak için okumaya devam edin.
Evet başta’da da söylediğimiz gibi Kur’anı Kerim’de geçen bir duayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama daha paylaşmadım.
Bu Kur’anın 25. süresi’nin sonunda yer alıyor.
Furkan suresi 74 ayet’te Yüce Allah (c.c.) Şöyle buyuruyor: وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
“Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir. Kuran’da bize bağışla, büyük bir hediye ver, demektir. Beklenmeyen, güzel bir hediye ver. Bu Allah’tan istediğiniz bir hediye. لَنَا mukaddemdir, Edat öne alınmıştır, “özellikle bizim için” Allah’tan bir lutuf istiyoruz.
Peki, Allah’tan istediğimiz lütuf nedir?
Bize eşler ve sadece çoçuklar değil, gelecek nesiller bağışla. Sadece kendi çoçuklarınız için değil, gelecek nesiller için bir lutuf istiyorsunuz. Bize, gözümüzü aydınlatacak (mutluluktan ağlayacağımız) nesiller bağışla. Eşlerimiz ve çoçuklaımız sayesinde mutluluk gözyaşları dökebilmeyi nasip et.
