Kurban bayramına girmeden önce arefe günleri ile o sıcaklığı tüm müslümanlar olarak yaşamaktayız. Ramazan bayramından sonra gelen Kurban bayramı ikinci bayramımız olarak kutlanır. Bu nedenle Bu Kurban bayramında yapılacak ibadetleri ve okunacak duaları hazırladık. Mesela Teşrik tekbiri, Kurban Bayramı günlerinde farz namazlardan sonra getirilen tekbirlerdir. Kelime olarak teşrik, çehresi güzel olmak, doğu tarafına yönelmek, güneşte et kurutmak manalarına gelir. Ayrıca Ramazan bayramında arefe yoktur. Arefe günü, kıymetli geceye kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Fakat Arefe ve Kurban bayramının üç gecesi böyle değildir. Bu dört gece bugünleri takip eden gecelerdir. Arefe yalnız Zilhiccenin 9. günüdür. Başka güne Arefe denmez.
Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmi üç farz namazının arkasından birer defa “Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi’l-hamd” diye tekbir getirilir ki, buna “teşrîk tekbiri” denir. Anlamı şöyledir: “Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Allah’tan başka ilâh yoktur. O Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Hamd Allah’a mahsustur.” Tekbirlerin bu şekli Hz. Ali ve Abdullah b. Mes’ûd (r. anhümâ)’ya dayanır.
Teşrik tekbirlerinin başlangıcı Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etme olayına kadar uzanır. İbrahim (a.s.) gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar verir. Kurban hazırlıkları sırasında Cebrail (a.s.) gökten buna bedel olarak bir koç getirir. Dünya semasına ulaştığında Cebrail (a.s.) “Allahu ekber Allahu ekber” diyerek tekbir getirir. İbrahim (a.s.) bu sesi işitince başını gökyüzüne çevirir ve onun bir koçla geldiğini görünce; “La ilahe illallahu vallahu ekber” diye cevap verir. Bu tekbir ve tevhid kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail de (a.s.); “Allahu ekber velillahi’l-hamd” der. Böylece kıyamet gününe kadar sürecek büyük bir sünnet başlatılmış olur. (es-Saffat, 37/102 el-Mavsılî, el-İhtiyar li Ta’lili’l – Muhtar, Kahire , I, 87, 88)
Peygamberimiz arefe gününün faziletine ilişkin olarak “Arefe gününden daha çok Allah’ın cehennem ateşinden insanları âzat ettiği bir gün yoktur” buyurmuş, yine “Arefe günü tutulan orucun bundan önce ve sonra birer yıllık günahları örteceği Allah’tan umulur” dediği (Müslim, “Sıyâm”, 196-197) nakledilmiştir.