Fıkıhta, bir şeyi yapmaya veya yapmamaya azmedip üzerine Allah (C.C.) adıyla sağlam bağlantıda bulunmaya Yemin denir. Bir işi yapmak veya terk etmek için yemin içilirse, mesela insan, oruç tutmak veya sigarayı terk etmek için yemin eder ve daha sonra bilerek yeminini bozarsa, keffaret vermelidir. Yani bir köle azat etmeli veya on fakiri doyurmalı veyahut on fakiri giydirmelidir. Bunları yapamazsa üç gün peş peşe oruç tutmalıdır.
Yeminde niyet, yemin ettirenin maksadına göredir. Bu nedenle, yemin eden kişi kalbinden başka şeyleri geçirerek yemin ederse, yine yalan yemin etmiş olur.
Malını sadaka olarak vermek için yemîn eden kişi, yemîn keffâreti ile malım sadakaya vermek arasında muhayyerdir.
Öncelikle yapamayacağınız veya tutamayacağınız yeminleri asla söylemeyiniz. Çünkü Kur’anı Kerim’de Saff suresi 2 ayeti kerimesinde Yüce Allah buyuruyor ki : Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Yeminlerinizi koruyun. (Mâide sûresi: 89)
Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.