Peygamberiniz (s.a.v) diyor ki:
insanoğlu üzerinde, meleğin de, şeytanın da payı vardır (melek kalbinin sağına, şeytan da soluna yerleşmiştir). Şeytanın payına düşen vazife insana kötü duygu ve düşünceleri aşılamak, hakkı yalanlatmaktır. Meleğinki ise dince iyi olanı telkin etmek ve Hakk’ı tasdik ettirmektir. Gönlünde iyi duygu ve düşünceleri duyan kimse bunların Allah’tan geldiğini bilsin ve Allah’a hamd etsin. Tersine duygu ve düşünceleri duyduğunda da kovulmuş şeytanın kötülüğünden Allah’a ağınsın.
Evet, melek de şeytan da insanoğluna yakındırlar. Biri iyiliği, diğeri de kötülüğü aşılamak ister. Burada aşılamak derken, insanın kalbine ilham yoluyla salarlar demek istiyoruz. Melek daima iyi duygu ve düşünceleri salar. Meleğinkilerine ilham, şeytanınkilerine de vesvese adını veriyoruz. Kalp organı işte bu iki varlığın savaş meydanıdır. (Akıl da aralarında hakemlik vazifesi görür.)
Kalp, tabiatı gereği meleğin de şeytanın da eşit şekilde tesiri altındadır. Fakat nefsin gelip geçici çirkin arzulan peşinden koşar, tam manasıyla şehvet deryasına çivileme dalarsa hâkimiyet şeytanın; nefsin gelip geçici çirkin arzularına sırt çevirir, şehevî duygularını da tepelerse o vakit de hâkimiyet meleğin eline geçmiş olur.