Muta nikahı var mıdır? Muta nikahı caiz mi? Ehli sünnet birisnini muta nikahı şartları ile evlenebilir mi? Muta nikahı nerde ne zaman nasıl kıyılır? Öncelikle müt’a nikahından neyi kastettiğimizi ifade edelim.
Muta nedir , Müta nikahı, şahitsiz olarak bir kadınla ücret karşılığında belli bir vakit için nikâhlanmaktır. Câhiliye devrinden kalan bir nikâh şeklidir. Bununla taraflar karı-koca sayılmaz, aralarında nafaka, miras, boşanma vs. hükümler geçerli olmaz. Süre dolunca ayrılık gerçekleşir. Müt’anın süresi dolunca artık erkeğin, kadın üzerinde bir hakkı kalmaz Eğer erkek, kadının yanında daha fazla kalmak ister de “Sen süreye birkaç gün ilâve et, ben de ücretini artırayım” derse kadın serbesttir. Dilerse bu teklifi kabul eder, dilerse reddeder.
Mut’a nikâhının haram olduğuna dair ittifak vardır. Ömür boyu değil de belli müddeti şart koştuğu için ehl-i sünnet bu nikahı caiz görmez, meşru bulmaz.Rafiziler ile Şiîler hariç, bütün ulema haram olduğunu kabul ediyor. Mut’a nikâhı anlamında bir de “geçici (muvakkat) nikâh vardır. Bu da bâtıl bir nikâhtır. Aralarındaki ayrılık hemen hemen lâfız farkından öteye gitmez. Meselâ; geçici nikâhta, süreyle birlikte, evlilik ifade eden nikâh ve tezvic sözleri; mut’ada ise; temettu, veya istimta’, yani “kadının cinsel yönlerinden yararlanma” anlamı ifade eden sözler kullanılır. Diğer yandan mut’a nikâhında, şahit ve süre sınırlaması şart değildir.
Şayet böyle para karşılığı belli bir müddet içinde evlilik yapıp nikahla aile hayatı yaşamak caiz olsa; nikahsız yapılan gayri-meşruluklann hepsi de müddetli nikah yoluyla meşruluk kılıfıyla yapılır. Ahlakî sefaletin sonucu dine mal edilebilir. Aile çöker, toplum yeni ahlak sefaletiyle burun buruna gelir. Kimin kimlerle nasıl yakınlıklar kurduğu bilinmez hale gelir.
Belki de böylesine korkunç sonuçlarından dolayıdır ki, dört mezhebin dördü de müddeti belli edilmiş paralı nikaha cevaz vermemiş, meşru bulmamıştır.
Nitekim Resûlullah Efendimiz, Mekke’nin fethi sırasmda o güne kadar sürdürülen bu türlü nikahı şu sözleriyle yasaklamış, haram kılındığını ilan buyurmuştur ki, ehli sünnetin delillerinden biridir bu hadis:
– Ey insanlar! Sizin kadınlardan müt’a nikahı ile faydalanmanıza izin vermiştim. Biliniz ki, Allahü Teala bunu kıyamet gününe kadar artık haram kılmıştır. Kimin yanında böyle bir kadın varsa bıraksın, onlara verdiği paradan da hiçbir kısmını geri almasın. (Müslim, nikah bahsi) Müt’a nikahını (İslam’da Kadın ve Aile) kitabında etraflıca izah eden Prof. Dr. Hayreddin Karaman Hocaefendi konuyu şöyle sonuca bağlamaktadır:
– Sonuç olarak Sünni fıkıh mezhepleri, ittifakla müt’a nikahının caiz olmadığı, neshedildiği hükmünü benimsemişlerdir. Bu mezhebe mensup bulunan müftü, müt’a nikahının cevazma, durumu ne olursa olsun fetva veremez. Ancak samimi olarak, içtihat veya taklit yoluyla farklı görüşte olanlara da fasık diyemez.
Büyük Kadm İlmihalinde İsmail Hakkı Uca ise, konuyu aynen şöyle ifade etmektedir:
– Müt’a, geçici bir nikahtır. Ücret karşılığında belli bir vakit kadınla nikahlanarak evlenmektir. Buna halk dilinde acem nikahı da denir. Bu nikahın müddetinin az veya çok olması arasında hiçbir fark yoktur. Allah’ın Resûlü kesin olarak bunu yasaklamıştır. Ashabdan, tabiinden ve müctehit-lerden bu türlü nikahı kabul eden kimse yoktur. Böyle bir akit (nikah) ne kadmı helal kılar, ne boşama hükmüne kapı açar, ne zıhar, ne de mirastan yararlanma hakkım verir.
Dört mezhebe göre, böyle bir akit (nikah ) yapmak batıldır. Yani geçerliliği yoktur. Şiiler ve Rafîziler hariç bütün İslam alimleri bu nikahın haram olduğunu kabul etmişlerdir.
Nisa suresinde: “.. .Faydalandığınız kadına farz olan ücretini ödeyin” şeklindeki emir, ömür boyu yaşamak niyetiyle yapılan sahih nikahtan sonra ödenecek mehir içindir. Belli müddet için razı edeceğiniz kadma ücretini; verin, demek değildir. Bu ayetten müt’a nikahına izin çıkarmak mümkün değildir. Ayetin öncesi, sonrası da bunu göstermektedir.
MUTA NİKAHININ ZARARLARI
Mut’anın toplumdaki fecî netîceleri şunlardır:
1- Çocukların ziyân edilmesi. Bu çocuklar, babasız yetiştikleri için zinâ mahsûlü gibi terbiyeden mahrum yetişirler. Kız çocuklarında bu fâcia daha da vahim bir hâl alır.
2- Babanın münâsebet kurduğu kadının, mut’a veya normal nikâhla bilmeden babanın oğluyla âile kurma ihtimâli vardır. Hattâ bir babanın, kızıyla, kızının kızıyla, oğlunun kızıyla, kızkardeşinin kızıyla, yâni kendisine nikâhın ebediyyen harâm olduğu kimselerle bilmeden berâber olma ihtimâli vardır. Bu hâl, mahzurların en büyüklerinden biridir. Târihte bunun birçok acı misâlleri yaşanmıştır.
3- Birçok defâlar mut’a yapan kimsenin mîrâsının taksîm edilememesi. Çünkü bu kişinin vârislerinin ne sayısı, ne isimleri ne de yerleri bilinemez.
Mut’a nikâhının getireceği bu mahzurlar, gerçekten çok vahimdir. Nesli hebâ etmekten başka bir şey değildir. Mut’a yapılan kadının ise rûhî dünyâsında büyük bir çöküntü husûle gelir. Çünkü kirâlanmak, en haysiyet kırıcı bir hâdisedir. Bu bakımdan mut’a bir nâmus fitnesidir. Bir kimse, kızının veya anasının mut’a yapmasını bütün tiksindiriciliğine rağmen isteyebilir mi? İşte bu bile mut’anın fecâetini göstermeye kâfîdir.
Mut’a meselesiyle ilgili daha teferruatlı bilgi için bkz. İbrâhim Cânan, Nâmus Fitnesi Mut’a, İstanbul, 1993.