Mutezile: hicretin birinci asnnda ortaya çıkan İslâmî bir fırkadır. Abbasi devletinin ilk günlerinde büyük rol oynamıştır. En bâriz iddiaları; büyük günah işleyen kimsenin ne mü min ne de kâfir olduğudur. Muzelile mensupları ehl-i adl ve ehl-i tevhid isimleri ile ve kader, Allah’ın sıfatlarını reddettikleri için ise de Kaderiyye ve Muattıla isimleriyle İslam aleminde anılmıştır. Kendilerine has yorumlarıyla tevhid ve adalet, Mutezile’nin temel ilkeleri olup bunun için Mutezile bilginleri kendileri için Ashabü’1-adl, Ehl-i tevhid ve’l-adl tabirlerini benimsemişlerdir. Sahâbe devrinden sonra, tefrika meydana getirerek Ehl-i Sünnet itikadından ayrılan fırkalardan biri de Mûtezile’dir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat fırkasına muhalefetleri şu yedi meselede toplanmaktadır.
a— Kati, zina ve içki içmek gibi büyük günahları işleyen kimse, tevbe etmezse ne mü’min ne kâfirdir, ikisinin arasındadır.
b— İnsan, bizzat kendi fiilini yaraür. Allah’ın onda hiçbir tesiri yoktur. Kader, kulun fiilinde câri değildir. Bundan dolayı Mutezile’ye, Kaderiyye de denilir.
c— Cenab-ı Hakk’ın zatından başka bir şey yoktur. Yani Allah sıfât-ı subûtiyye ile muttasıf değildir.
d— Kur’ân-ı Kerim Allah’ın kelâmı ile mahlûkudur,
e— Allah Teâlâ (c.c.) ahirette görülmeyecektir,
f— Eşyanın güzellik ve çirkinliği şeriat ile değil, akıl ile sabittir,
g— Kul için hangisi iyi ise Allah onu yapmaya mecburdur. Mutezile fırkası, uzun zaman mücadele vererek asırlarca yaşay ab ilmiş, Nazzâm, Câhız ve Zemahşeri gibi büyük dehâya sahip olan bir kadro yetiştirmeğe muvaffak olmuştur. Bununla beraber zamanla bu zihniyet zayıflamış ve onu savunan belli bir cemaat da kalmamıştır.