Namaz, hicretten bir buçuk sene evvel İsrâ gecesi her mükellef üzerine farz kılınmıştır. İslam’ın, imandan sonraki en önemli emridir. Yüce Allah insanı kendisine ibadet etmek için yaratmıştır. Yüce Rabbimiz kur’anı kerim’de Yüce Allah buyuruyor ki:”Ben cinleri de, insanları da bana ibadet etmekten başka, bir şey için yaratmadım. Ben onlardan bir rızık da istemiyorum. Bana yedirmelerini de istemiyorum. Çünkü şüphesiz ki Allah’tır, hem rızkı veren, hem pek çetin kudret ve kuvvet sahibi olan.” (ez-Zâriyât, 51/56-58)İbn
Namaz, hicretten bir buçuk sene evvel İsrâ gecesi her mükellef üzerine farz kılınmıştır. İslam’ın, imandan sonraki en önemli emridir. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) yedi yaşına girmiş olan çocuklara emredilmesini, on yaşına girdiklerinde üzerlerine daha birçok düşerek namaz kılmalarının sağlanmasını hatta bunun için hafifçe dövülebileceklerini buyurmuştur. Namazı kılmamak dünya ve âhirette azaba sebep olur.
Müslümanlar, namazın farz olduğunu inkâr eden kimsenin kâfir olduğunda ve İslâm’dan çıktığında icma etmişlerdir. Fakat farz olduğuna inanmakla birlikte namazı terk eden kimsenin hükmü hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Namazm farz olduğuna inanmayarak namazı terkedenin hükmü, mürted hükmüdür. Farzivetine inandığı hâlde tenbelliğinden namazı terkeden kişi, tevbe edip namaza başlarsa, hakkında bir işlem yapılmaz. Namaz kılmamaya devam ederse, onun haddi öldürmektir. Teçhiz ve tekfîni diğer Müslümanların ki gibi yapılır.
“Kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır.”
Bureyde radıyallahı anh dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlerdim: “Bizimle onlar arasında ki ahid namazdır. Kim onu terk ederse kâfir olur.”
Ubâde b. es-Sâmit radıyallahu anh’ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:
“Allah, beş vakit namazı kullarına farz kılmıştır. Kim bunları yerine getirir, haklarını hafife almaz, onlardan herhangi bir şey zayi etmezse o kimsenin cennete gireceğine dair Allah’ın, nezdinde bir ahdi bulunur. Her kim de onları yerine getirmezse onun da Allah nezdinde her hangi bir ahdi olmaz. Dilerse onu azablandırır, dilerse ona günahlarını bağışlar.”(200 Sahihtir. Sahîhu Sunen-i İbn Mâce 115; Mâlik, el-Muvatta 90, 266; Ahmed, Musned -Fethu’r-Rabbânî tertibi- 2/234, 82; Ebû )
Bu denli önemli bir ibadeti Müslüman olanın yerine getirmemesi düşünülemez. Hatta o kadar ki sadece baş işareti (ima) yapabilecek olan bir hastanın dahi namazı terk etmesine ruhsat verilmemiştir. Namaz, bu önemine rağmen terkedilecek olursa onu terk eden hem dünyada hem de ahirette cezalandırılır.