Namazın rükünleri kaç tanedir? sorusunun cevabı Namazın rükünleri ondört’tür. Namaz kılmanın sahih olması için bazı kurallar yani yapılması gereken rükünler beden ile yapılan ve dil ile söylenenlere riayet etmek. Bir şeyin yanına, cüz’üne (parçasına) ve yasla- nılan güçlü bir şeye rükûn denir. Fıkıhta; Namazın dışındaki farzlara “şart” denildiği gibi, namazın içindeki farzlara da “rükûn” denir. Tabi hasta olanlar veya insanın mahzur olduğu durumlar ayrıdır inşallah onlarıda başka bir gün anlatırız. Ama şuanki sağlıklı ve bir kusuru olmayanlar içindir.
Güç yetirilemeyen rükün veya tadil-i erkân olduğunda ise, acziyet derecesinde, bu rükünlerin yerine getirilme yükümlülüğün veya tadil-i erkân yapma zorunluluğu kalkar. Bu durumda namaz kılan kişi, o rükün adına güç yetirebildiğini, güç yetirebildiği bir tadil-i erkân yaklaşımı ile yapar. Çünkü Kur’ân’ın kesin bir düsturudur ki,
“Allah hiçbir kimseye güç yetiremediği bir yük yüklemez!” (Bakara, 2/286)
Sıhhatini kaybeden bir müslümanın namazın tüm şartlarını yerine getirme imkânı olmadığı durumlarda yüce Allah bazı kolaylıklar göstermiş ve namazı “imkânı elverdiği” şekilde kılmasına izin vermiştir. Hasta müslümanın tüm rükünlerini yerine getirmeyerek kıldığı bu namaza hasta namazı adı verilir. İşte aşağıda yer alan Namazın rükünleri..
1) Namaz için niyyet etmek. Niyet “azmetmek, kesin olarak irade etmek, kastetmek” demektir. Daha açık bir ifadeyle kalbin bir şeye karar vermesi, hangi işin ne için yapıldığının açıklıkla farkında olunması demektir. Namaz hususunda niyet Allah için safiyetle namaz kılmayı istemek ve hangi namazın kılınacağını bilmektir.
2) Farz namazlarda muktedir olanlar için ayakta durmak. Kıyam “doğrulmak, dikelmek, ayakta durmak” demektir. Namazı oluşturan ana unsurlardan biri olarak kıyam, iftitah tekbiri ve her rekatta Kur’an’dan okunması gerekli asgari miktarı okuyacak kadar bir süre ayakta durmak anlamına gelir.
3) Taharrüm Tekbîri (Namaza giriş tekbîri). İftitah “başlamak, kapıyı açıp girmek” anlamındadır. İftitah tekbiri, namaza başlarken alınan tekbir olup “Allahü Ekber” cümlesini söylemektir. İftitah tekbiri, bütün mezhep imamlarına göre farz olmakla birlikte Hanefî imamlar bunu rükün değil şart olarak, diğer üç mezhep imamı ise rükün olarak değerlendirmiştir. İftitah tekbiri Hanefî mezhebinde rükün değil şart olmakla birlikte, rükünlere çok yakın oluşu sebebiyle bir rükün gibi değerlendirilmesi ve rükünler arasında ele alınması yanlış olmaz.
4) Fâtiha’yı okumak (Besmele de Fâtiha’dan bir âyettir.)
5) Rükû’a varmak. Rükû sözlükte “eğilmek” anlamına gelir. Namazın ana unsurlarından olan rükû, eller dizlere erecek şekilde öne doğru eğilmek demektir. Hz. Peygamber’in uygulamasına en uygun rükû şekli, sırt ve baş düz bir satıh oluşturacak biçimde eğilmektir.
6) Rükû’dan sonra itidal yapmak. Rükû’dan Kalktıktan Sonra İtidal ve Mutmainlik: “Rabbena ve leke´l-hamd” denmesi ve ellerin içi açık olacak vaziyette omuz hizasına kafar kaldırılması
7) İki defâ secde yapmak. Secde sözlükte “itaat, teslimiyet ve tevazu içinde eğilmek, yere kapanmak, yüzü yere sürmek” anlamına gelir. Namazın her rek`atında belirli uzuvları yere veya yere bitişik bir mahalle koyarak iki defa yere kapanmak namazın rükünlerindendir. Hz. Peygamber’in uygulamasına en uygun secde yüz, eller, dizler ve ayak parmaklarının üzerine olmak üzere yedi uzuv üzerinde yapılanıdır.
8) îki secde arasında oturmak.
9) Rükû’, Rükû’dan sonraki itidâl iki secde ve iki secde arasındaki oturuşda en az iki hareketi birbirinden ayıracak kadar beklemek.
10) Teşehhüd için son celse’ye durmak.
11) Son ceelse’de Teşehhüd’ü (ettehiyyâtü’yü) okumak
12) Son ettehiyyâtü’den sonra Peygamber üzerine salât ve selâm getirmek.
13) Sağ tarafa selâm vermek.
14) Rükünler arasındaki tertibe riâyet etmek.