Fahr-i âlem (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimiz, nazarın yani göz değmesinin vaki olduğunu ve dağı yerinden oynattığını beyan buyurmuşlardır. Bu mevzuda bir çok hadis-i şerifler de vardır. Hepimiz hayatımızda nazarın bir çok kimseleri mahvettiğine şahit olmuşuzdur. Bazı ulema-i kiramdan işittiğime göre Kalem sûre-i celilelerini okumak, nazar isabet edene şifa ve deva olur ve o kimseyi Cenab-ı Hak nazardan muhafaza buyurur.
Nazar kelimesi Türkçe’de kem göz manasına gelmekte ve daha ziyade “gelme”, “uğrama”, “değme” ve “etme” fiilleriyle birlikte; “nazara gelme”, “nazara uğrama”, “nazar değme” ve “nazar etme” şeklinde kullanılmaktadır.Nazarın gerçek olduğunu ve insanın kaderiyle yakından alâkasının bulunduğunu ifade eden Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır:
“Nazar haktır, kader ile yarışan bir şey olsaydı, nazar değme işi yarışıp onu geçerdi (kaderi değiştirirdi).”(Müslim, Selâm: 42; İbni Mâce, Tıb: 3)
Peygamberimizin (asm) göz değmesi karşısında ondan korunmak için hangi duaları okuduğunu ve neler yaptığını Ebû Said el-Hudrî (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
“Resulullah (asm.) (Cinlerin ve insanların nazarından Allah’a sığınırım, gibi dualarla) cinlerin nazarından, sonra da insanların nazarından Allah’a iltica ederdi. Sonra Muavvizetân (Felâk ve Nâs Sûreleri) inince bu sûrelere devam etti. Diğer duaları terk etti.” (İbni Mâce, Tıb: 34.)
İmam Fahreddin Razi de, Hz. Haşan (r. anh)’dan rivayetle, bu âyet-i kerimenin nazara deva olduğunu te’yit buyurmuştur:
Bismillahirrahmanirrahim.
Ve in yekâdülleziyne keferu leyuzlikuneke bi ebsârihim lemmâ semi’uz-zikre ve yekulûne innehu le mecnûn. Ve mâ hüve illâ zikrün lil âlemiyn.
Manâsı:
«Az kaldı o kâfirler, o zikri (Kur’an-ı Kerim’i) işittikleri zaman seni gözleriyle yiyeceklerdi. Bir de durmuşlar (O, herhalde bir mecnundur) diyorlar. Halbuki, (Kur’an-ı azim’ül-bürhan) bütün âlemlere bir öğüttür.» (Kalem, 51-52)