Neccâriye: Birçok meselelerde Mutezilenin görüşünde olup, kader konusunda onlardan ayrılan bir mezheptir. Ehl-i Sünnete muhalefet ettikleri meseleler şunlardır:
a— Allah Teâlâ’nın sadece zatı mevcuttur, sıfât-ı subütiyyesi yoktur.
b— Kur’ân-ı Kerim mahluktur, c— Cenab-ı Allah âhirette görülmeyecektir.
Mezhepler tarihi müelliflerinin, ele aldıkları mezhepleri hâkim Sünnî çizgiden uzaklık ya da yakınlıklarına göre tasnif ettikleri bilinen bir husustur. Neccâriyye söz konusu olduğunda da benzer bir durumla karşılaşmaktayız. Ancak, burada bir başka husus daha devreye girmektedir; Sünnî kaynaklar Neccâriyye’nin yalnızca Ehl-Sünnet’e ne kadar uzak ya da yakın olduğunu değil, diğer mezheplerle olan ilişkisini de ele almışlardır. Bu cümleden olarak, İslam Mezhepleri Tarihi Kaynaklarında Neccârîler’in bir çok konuda farklı bir çok mezheple paralel fikirler ileri sürdükleri, bazen Mu‘tezile ile, bazen Mürcie ile bazen de Eş’arîler ile benzer görüşler ortaya attıkları zikredilmektedir.
Neccariye İnancı
Allah’ın sıfatlarını inkar etmeleri ve “Kur’an-ı Kerim yazıldığı zaman cisim, okunduğu zaman da arazdır(araz: başkasına bağlı olarak yer tutan, kendi halinde olamayan; renkler, tatlar kokular gibi) demelerinden ve Allah’ın kelam sıfatını inkar edip Kur’an’a mahluk demelerinden dolayı kafir olmuşlardır. Kur’an’ın yazıldığı sahifeler, harfleri ve kelimeleri okunurken çıkan sesler mahluktur ama, Kelâm-ı Nefsî (Allah’ın kelam sıfatı ) mahluk değildir. Onların bu inançlarının batıl olduğunu büyük İslam alimi ve mutasavvıfı evliyanın büyüklerinden İmam-ı Rabbani hazretleri, şöyle izah eder:
-“Allahu Tealanın subuti sıfatlarından Kelam sıfatı, yani; O’nun söylemesi ezelden ebede bölünmeyen bir tek kelimedir ki, hep bir o kelam ile söyleyicidir. Bütün emirler, yasaklar, bildirilen her şey, sorular, dilekler, hep o bir kelam iledir. Gönderdiği bütün kitap ve sahifeler, hep o bölünmeyen tek bir kelamdandır. Tevrat o bir kelamdan, Kur’an o bir kelamdan nazil olmuş indirilmiştir.” (Mektubat-ı İmam-ı Rabbani, 1.c. 266 mktp.)
Allah’ın Varlığı ve Birliği: Allah vardır, bu kainat, evren, eşyalar, oluşlar O’nun varlığının alametleri, belirtileridir. Bir evin bacasından duman çıkıyorsa, sen o ateşi görmesen de, o evin ocağında ateş yanıyor demektir. Allah’ı göremesek de eserleri açıkta görülmektedir. “Hem ez ost” (Her görünen, her işitilen, her hissedilen O’ndandır.)
Neccâriyye’nin tarihçesine baktığımızda bu mezhebin Me’mun (198–218/ 813–833) döneminde yaygınlık kazanmış bir mezhep olduğunu görmekteyiz.6 Neccarîlik, Me’mun döneminin (813-33) sonlarına doğru Tahirî valilerinin idaresindeki doğu vilayetlerinden Re’y ve Cürcân çevresinde geniş ölçüde yaygınlık kazanmıştır.