Nimet, Kur’an’da rahmet ve rızk kelimeleri ile son derece ilgili ve yakın anlamlarda kullanılmıştır. Nimet, Allah tarafından insanlara her çeşit iyiliğin verilmesi ve her çeşit zararın uzaklaştırılması olarak da tanımlanabilir. Bu husustaki bir ayetin meali şöyledir: Size ulaşan her nimet Allah’tandır. Sonra size bir sıkıntı dokunduğu zaman do yalnız O’na yalvarırsınız” (en-Nahl, 16/53).
Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir. Nimeti vereni bilip gereğiyle amel etmektir. Bu amel, kalb, dil ve diğer azâlarla olur. Kalb ile iyiliğe niyet eder. Dil ile hamd eder, şükrünü açıklar. Uzuvlarla şükür ise, Allahü teâlânın verdiği nimetleri yerli yerinde kullanmaktır.
Hz. Peygamber (s.a.s) dualarında: “Ya Rabbî, senden nimetin tamamını, senin nimetini diliyorum” (et-Tirmizî, Dua, 93); “Yalnız ve yalnız Allah’a ibadet ederiz. Tüm nimetler O’nundur” (Ebû Davud, Vitr, 25) ve “Nimetler, fazilet, senâ ve övgü Allah’a mahsustur” (Müslim, Mesâcid 139) buyurmak suretiyle, Allah’ın nimetlerinin önemine işaret etmiştir. Bizi hidâyete erdiren, yediren, içiren ve nimetlendiren Allah’a hamd olsun” (İmam Mâlik, el-Muvatta, Sıfatu’n-Nebî, 34) demek sureti ile de, Allah’ın verdiği nimetlere karşı hamdetmiş ve bu hususta insanlara örnek olmuştur. Nimetle ilgili diğer bir hadisi de, şöyledir: “Bir insan için nimetlerin tamamlanması, ateşten kurtulup Cennet’e girmesidir” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, 231, 235; et-Tirmizî, Dua, 93).
İnsanın elinde irade vardır. Fakat ne kadar gayret edilse yine hataya düşmek mümkündür. Bunun için yalvarma ve yakarmada fayda vardır. Eğer faydası olmasaydı, Kur’an’daki duâlar ve kitaplardaki çeşitli yalvarış ve yakarışlar bulunmazdı.
TÜRKÇE OKUNUŞU : (Allâhumme innî eûzü bike min zevâli ni’metike ve tahavvüli âfiyetike ve fucâeti ni’metike ve cemi’i sahatike.)
ANLAMI : “Allah’ım, nimetinin yokluğundan Sana sığınırım. Verdiğin sıhhat ve afiyetinin değiştirilmesinden Sana sığınırım. Azabının ve kahrının beni kaplamasından Sana sığınırım.