Evlenmek istediğimizde ilk olarak düğün masrafları listesi hesaplamaya koyuluruz? Birçoklarımız evlilik planları yapmaya başlamıştır. Bu sene olmasa bile seneye ya da sonraki seneye. Bu nedenle Nişan olsun veya söz olsun ortalama ne kadar tutar telaşı sarar bizi. Peki nişan ve düğün masrafları nasıl olmalı?
Son yıllarda düğün hazırlıkları konusunda fiyatların da artması ile birlikte düğün, kına, nişan ve nikah yapılırken ortaya ciddi paralar çıkmakta ve bu durum çiçeği burnunda çiftleri oldukça zora sokabilmektedir. Söz, nişan, düğün hazırlıkları sırasında damat ve ailesinin üzerine düşen görevleri yapmalıdır. Aynı şekilde gelinin ailesi de yapmalıdır. Nişan merasimi gelenekleri, iki ailenin ve evlenmesi planlanan çiftin birbirlerini daha iyi tanımasını sağlar. Bu nedenle her iki ailede birbirlerine karşı zorluk çıkarmamalıdırlar. Çünkü evlilikle ilgili Hz. Peygamber efendimiz sav’in hadisi şerifilerinde şöyle buyuruyor: “Nikâhın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır.” (Ebu Davut, 2; 591 )
Bir insanın sevdiği insanla evlenmesi ve beraber bir yuva kurması şüphesiz ki hayatın en mükemmel olaylarından birisidir. Böyle bir dinin mensuplarıyız ancak her şeyde olduğu gibi evlilikle ilgili de yozlaştık. Yeni yeni bid’atlar edindik.
Bir başörtüsü, bir namaz, bir niyaz artık kâfi gelmemektedir. Şuur mühimdir şuur! Kendini başkalarına göre ayarlayan Müslüman’ın dindarlığı şuurlu değildir. Kendini, imkânlarına ve İslâm’a göre ayarlayan dindarlık gerekmektedir. Bundan böyle sadece tesettür ve namaz aranmayacak, bunları şuurlu şekilde, yaşayıp yaşamadığı tesbit edilecektir. Ayrıca her şey baştan çok açık seçik konuşulacaktır!..
Son günlerde tek duası belliydi: Biricik kızına münasip bir eş bulmak, mutlu bir hayat kurmasını sağlamaktı. Bunun için gece gündüz demeden dua ediyor, yavrusuna dindar bir bey nasip etmesini niyaz ediyordu. Çok geçmedi.
Duası kabul olmuş gibiydi. Bir dindar genç talip olmuş, kısa zamanda mesele tatlıya da bağlanmışü.
Dindar genç de örtülü, namazında, niyazında bir aile kızıyla yuva kuracağından dolayı memnun ve mesuddu. Aradığını bulduğu düşüncesiyle mutlu ve sevinçliydi.
Ancak, gencin bu masum sevinci çok sürmedi. Daha ilk çarşı pazar alış verişinde en pahalı eşarp, en pahalı ayakkabı, en pahalı çanta, en pahalı elbise… onu şaşkına döndürmüştü. Kendi kendine sualler soruyordu:
– Bunları bana dindar bir aile olarak tanıttılar. Kendilerini ölçüsüz çevrenin İsrafil hayatına göre değil, ölçülü Müslüman’ın israfsız sağduyusuna göre ayarlamış Müslü-manlar şeklinde takdim ettiler… Ama daha ilk günlerin alış verişi beni yıkmaya yetti. Ben böylesine lüks ve pahalı bir hayatın masrafını helal yoldan karşılayamam ki?..
İlk günlerin bu itimadı sarsan tatbikatı iyiden iyiye düşündürdü masum genci.
Nişanın böylesine yüksek faturaya mal oluşu, nikâhın nasıl olacağı konusunu hatırlattı. Endişelerini kimselere açmadan dinî nikâha da teşebbüs ettiler. Nikâhta beklemediği bir şart daha karşısına çıktı. Bu şart mehir-di. İslâmî bir ödeme şekli. Mehir konuşulsa da konuşulmasa da otomatikman devreye girebilirdi. Ancak konuşulursa konuşulan tesbit edilmiş olurdu. Nitekim konuştular da. Ama ne teklif ettiler? Ne kadar mehir verecekti? Çeyrek, yan filan değil tam altın… Sayısı da iki elin on parmağını beş defa geçen miktarda bir yekûn!..
Tekrar içine döndü. Bana bunlan dindar diye tanıttılar. Gerçekten de dindarlar… Tesettürü, namazı, niyazı tamam… Ama bu anlayışlar, bu gösterişler, bu israflar ve helal parayla kolay kolay elde edilmeyecek masrafları üzerime yıkmaktan çekinmeyişler, nasıl bir anlayış eseri?..
Düşünmeye devam etti. Hayalinde, okuduklan canlanmaya başladı. Dindarların biricik örneği Allah’ın Resûlü, böylesine yekûn tutan mehir almamış, vermemişti. Yine böylesine İsrafil nişan, nikâh gösterişinde ise asla bulunmamıştı. Bunlar ise Allah’ın Resûlünü örnek aldıklarım iddia eden dindarlardı. Bu nasıl bir durumdu? Bir ara sıkıntısını kızm annesine, yani kayınvalidesine açacak gibi oldu. Bomba gibi bir karşılık aldı:
– Bu bir defa olur. Ne kadar pahalı olsa yeridir. Hem bizi görenler, duyanlar var. Onlara karşı aşağıya düşmek olmaz!
Suskun damat düşünmeye devam etti:
– Doğrudur, bu bir defa olur. Ama bu bir defa ele geçen fırsatta beni yıkan ailenin tavrı ömür boyu unutulur mu? Sonra kime gösteriş yapıyoruz? Bizi görenler dindarlar ise, onlara göre bu İsrafil ve pahalı maliyet kötü örnek, beğenilmemesi lazım gelen tavır olmalı. Nikâhın ve nişanın en hayırlısı Resûl-ü Ekrem Efendimizin kudsi beyanıyla:
– En kolay olanıdır! Halbuki bu başlangıç en kolay şekilde değil, en pahalı ve en zor şekilde, müsrif bir örnek hâlinde gerçekleşmiştir.
Hayatın henüz içine girmeye başlayan masum genç, olayları düşünerek gittiği camide itimat ettiği hoca efendiye durumu açtı ve bu çelişkinin izahı istedi. Şöyle diyordu itimat ettiği zat:
– Bir başörtüsü, bir namaz, bir niyaz artık kâfi gelmemektedir. Şuur mühimdir şuur! Kendini başkalarına göre ayarlayan Müslüman’ın dindarlığı şuurlu değildir. Kendini, imkânlarına ve İslâm’a göre ayarlayan dindarlık gerekmektedir. Bundan böyle sadece tesettür ve namaz aranmayacak, bunları şuurlu şekilde, yaşayıp yaşamadığı tesbit edilecektir. Ayrıca her şey baştan çok açık seçik konuşulacaktır!..
Masum genç başım sallayarak tasdik etti:
– Demek bende de hata varmış…